İİBF, İKT., Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 23
  • Öğe
    Effects of Economic Growth on Democratization in Transition Economies A Panel Data Approach
    (Sosyoekonomi, 2009) Başar, Selim; Güllüce, Ali Çağlar; Yıldız, Şaduman
    Democratization had occurred in a long historical process and had developed itself by having different evolutions. It had been claimed that democratization was based on some social conditions until 1959. However, Lipset (1959) suggested that democracy is based not only on social conditions but also on economic growth. Relationships between economic growth and democratization have been a significant issue for many studies particularly in the last three decades. Within this study, the effects of economic growth on democratization have been investigated by using a panel data set for 1993-2005 periods for 24 transition economies. According to the estimating results, democratization process is positively affected by income level. Whilst democratization level is negatively affected by increasing population, the effect of inflation is ambiguous.
  • Öğe
    İktisadi Büyümenin Demokratikleşme Üzerindeki Etkileri
    (Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2009) Başar, Selim; Yıldız, Şaduman
    Araştırmanın Temeli: Demokratikleşme uzun bir tarihi süreç içinde ortaya çıkmış ve çeşitli evrimler geçirerek kendini geliştirmiştir. 1959 yılına kadar demokrasinin bazı sosyal şartlara bağlı olduğu ileri sürülmüştür. Ancak 1959 yılında, Lipset demokrasinin sadece sosyal şartlara değil iktisadi gelişmenin gerçekleştirilmesi şartına da bağlı olduğunu iddia etmiştir. Bu bağlamda demokratikleşme iktisadi büyüme ile gerçekleşen bir olgudur. Araştırmanın Amacı: Bu çalışma, Türkiye’deki iktisadi büyümenin demokratikleşme üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Yöntem: Farklı zaman dilimleri esas alınarak çeşitli modeller kurulmuş ve ampirik olarak sınanmıştır. Modellerde gelir düzeyi dışında demokrasi geleneğini temsil eden değişkenlere de yer verilmiştir. Ayrıca Türkiye’deki demokratik sürecin kesintiye uğradığı dönemler de tahminlerde dikkate alınmıştır. Bulgular ve Sonuçlar: Yapılan tahmin sonuçlarına göre, 1923 – 2003 döneminde Türkiye’de iktisadi büyümenin demokratikleşmeyi pozitif olarak etkilediği, fakat dönem uzunluğu kısaltıldığı zaman söz konusu ilişkinin her dönemde sürdürülemediği sonucuna ulaşılmıştır. Öneriler: Türkiye’de demokratikleşmenin sürdürülebilir hale getirilebilmesi için iktisadi büyümenin süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin iktisadi büyüme ve kalkınma süreci tekrar gözden geçirilmeli ve iktisadi büyümeyi destekleyici politikalar yeniden düzenlenmelidir. Ayrıca, enflasyon oranlarındaki artış demokratikleşmeyi olumsuz yönde etkilediğinden, enflasyon oranlarındaki artışın önüne geçilerek geleceğe yönelik iktisadi beklentilerdeki belirsizlik azaltılmalıdır. Son olarak toplumda demokratikleşme geleneğinin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Bu nedenle eğitim ve öğretimin her kademesinde demokratikleşme bilincinin oluşturulmasına yönelik faaliyetler düzenlenmelidir.
  • Öğe
    İktisadi Büyümenin Demokratikleşmeye Etkisi Üzerine Bir Araştırma
    (2012) Başar, Selim; Yıldız, Şaduman
    Demokratikleşme uzun bir tarihi süreç içinde ortaya çıkmış ve çeşitli evrimler geçirerek kendini geliştirmiştir. 1959 yılına kadar demokrasinin bazı sosyal şartlara bağlı olduğu ileri sürülmüştür. Ancak 1959 yılında, Lipset demokrasinin sadece sosyal şartlara değil iktisadi gelişmenin gerçekleştirilmesi şartına da bağlı olduğunu iddia etmiştir. Bu bağlamda demokratikleşme iktisadi büyüme ile gerçekleşen bir olgudur. İktisadi büyüme ile demokrasi arasındaki ilişkiler özellikle son dönemlerde birçok araştırmaya konu olmaktadır. Bu çalışmada da 1993–2005 dönemine ait panel veri ile 59 ülke için büyümenin demokratikleşme üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla çeşitli modeller kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre ele alınan dönem, veri ve ülkeler açısından gelir düzeyi ve büyüme oranı arttıkça ülkelerdeki demokratikleşme süreci olumlu olarak etkilenmektedir. Çalışmada ayrıca literatürde yer alan ve demokratikleşmenin enflasyondan olumsuz olarak etkilendiğine dair görüşlere uygun sonuçlar elde edilmiştir. Elde edilen bir diğer sonuç ise beşeri sermaye artışının demokratikleşmeye katkıda bulunduğu yönündedir.
  • Öğe
    Maliye Politikasının Özel Tüketim ve Bazı Sosyal Çıktılar Üzerindeki Etkiler
    (2016) Yıldız, Şaduman; Başar, Selim
    Bu çalışmanın amacı, çeşitli ülke gruplarında maliye politikasının özel tüketim ve bazı sosyal çıktılar üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Bu amaçla 2000-2012 yılları arasında 26 yüksek, 17 üst-orta, 15 düşük-orta ve 12 düşük gelirli olmak üzere toplam 70 ülke ele alınarak çeşitli modeller oluşturulmuştur. Sonuçlara göre, düşük gelirli ülkeler dışındaki diğer gruplarda kamu harcamalarındaki artışın özel tüketimi artırdığı görülmüştür. Bulgulara göre, bütün ülke gruplarında eğitim için yapılan kamu harcamalarındaki artışın yükseköğretimde okullaşma oranlarını artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Yüksek gelirli, üst-orta gelirli, düşük-orta gelirli ve düşük gelirli ülke gruplarında kamu harcamalarının artırılması cinayet oranlarını azaltmaktadır. Düşük gelirli ülke grubu dışındaki diğer gruplarda sağlık için yapılan kamu harcamalarındaki artış ölüm oranlarını, çocuk ölüm oranlarını azaltmakta, doğumda yaşam beklentisini artırmaktadır. Son olarak araştırmada ele alınan ülke gruplarından düşük gelirli ülke grubu dışındaki diğer gruplarda sağlık için yapılan kamu harcamalarının artırmaktadır. Düşük gelirli ülkelerde ise sağlık üzerine yapılan kamu harcamalarından ziyade KBGSYH'nın ve kentleşme oranının artırılması doğumda yaşam beklentisini artırmaktadır
  • Öğe
    5018 Sayılı Kamu Mali Yönetim Kontrol Kanunu nun KMYKK Kamu Harcamalarını Artırma Etkisi Erzurum da Bir Uygulama
    (2011) Karabulut, Kerem; Yıldız, Şaduman; Durmuş, Savaş
    5018 sayılı Kamu Mali Yönetim Kontrol Kanunu’nun (KMYKK) 20/e maddesi, kamu kurumlarına ayrılan ödeneğin mali yıl içinde kullanılması gerektiğini öngörmektedir. Bu çalışmayla, ilgili uygulamanın harcamaları mali yıl sonunda artırıp artırmadığının test edilmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda, Erzurum il merkezinde bulunan kamu kurumları yetkililerine anket uygulaması yapılmış ve sonuçlar SPSS programı vasıtasıyla analize tabi tutularak değerlendirilmiştir. Elde edilen ana bulgulara göre, 5018 sayılı KMYKK’nın ilgili mevzuatının mali yıl sonunda kamu kurumlarında harcama eğilimini artırdığı görülmüştür. Bu çerçevede, kamu harcamalarıyla ilgili mevcut uygulamanın daha rasyonel hale getirilmesi için nelerin yapılabileceği de anket sorularıyla tespit edilmeye çalışılmıştır. Buna göre, yılında kullanılmayan ödeneklerin iptal edilmemesinin en etkin yol olacağı saptanmıştır. Elde edilen tüm bulgular doğrultusunda sonuç ve öneriler getirilmeye çalışılmaktadır.
  • Öğe
    The Time - Varying Natural Rate of Interest and Its Fundamental Determinants: Time Series Evidence from Turkey
    (2016) Şıklar, İlyas; Yıldız, Ümit; Çakan, Sinan
    In this study, by estimating the natural rate of interest, its relationship with key macroeconomic variables is analyzed using the time series data obtained from Turkey. As a first step, together with the natural rate of interest, the potential levels of output, prices and foreign exchange rate are estimated by using the Kalman Filter algorithm and then the related gap levels of each variable representing the deviations from their potentials are determined. As a second step of the study, theeffects of output, price and exchange rate gaps on the interest rate gap are analyzed by using cointegration and error correction methodologies and the causality relationship among variables are examined. The main conclusion of the current study is that there is significant causality relationship between the interest rate gap, output, price and exchange rate gaps.
  • Öğe
    Macroeconomics Determinants of Sovereign Credit Ratings: Panel Data Analysis
    (2017) Yıldız, Ümit; Günsoy, Bülent
    In this study, it is investigated that relation between sovereign credit ratings determined by Credit Rating Agencies and macroeconomic variables. Within this framework, 105 countries graded by S&P, one of three well known Credit Rating Agencies, were analyzed by using Econometric Analysis of Panel Data. Ordered Probit and Ordered Log it were used as an econometric estimation technique and the countries were categorized as low and middle income countries and high income countries in the study. According to the estimation results, it was reached a conclusion that, Per Capita Income, Growth Rate, Inflation Rate, Government Debt, Budget Balance, Current Account Balance, are significant macroeconomic variables in terms of determining sovereign credit ratings for low income and middle income countries while they, Per Capita Income, Inflation Rate, Unemployment Rate, Government Debt, are significant macroeconomic variables in terms of determining sovereign credit rating for high income countries. On the other hand, it was reached a systematic relation between credit rating and neither Unemployment Rate for low income and middle income countries nor Growth Rate, Budget Balance, Current Account Balance for high income countries. In the analysis of 105 countries for all the common results of both estimation methods indicate that Per Capita Income, Inflation Rate, Budget Balance and Government Debt are key determinants of Sovereign Credit Ratings.
  • Öğe
    Türkiye Kredi Risk Primindeki (CDS) Yapısal Kırılmaların Ekonometrik Analizi
    (2018) Dinç, Mehmet; Yıldız, Ümit; Kırca, Mustafa
    Kredi risk primi (CDS) finansal bir kredinin geri ödenmeme riskine karşı, belirli bir tutar karşılığında alacaklı tarafı koruma altına alan kredi türev enstrümanı şeklinde tanımlanmaktadır. CDS’ler kredi riskini eş anlı olarak göstermesi bakımından piyasa katılımcıları tarafından yakından takip edilen bir risk göstergesi olmakla birlikte, yatırımcılara da ülkelerin kredibilitesi hakkında önemli bilgiler sunar. Türkiye için hesaplanan CDS’lerde meydana gelen yapısal kırılmaların ve bu kırılmaların arkasında yatan ekonomik ve siyasi nedenlerin belirlenmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaca yönelik olarak çalışmada, Ocak 2012 ile Aralık 2016 tarihlerini kapsayan ve 5 yıllık CDS baz puanına göre belirlen aylık CDS verilerinde yaşanan kırılmalar, çok kırılmalı birim kök testi yardımıyla belirlenmiştir. Testin sonuçlarına göre Türkiye’ye ait kredi risk priminde Nisan 2013, Eylül 2014, Haziran 2015 ve son olarak Şubat 2016’da anlamlı yapısal kırılmaların olduğu tespit edilmiştir. Bu tarihlerde yaşanan ekonomik ve siyasal olayların CDS üzerinde meydana gelen kırılmalarda etkili olduğu görülmektedir.
  • Öğe
    Causality Relationship Between Transfer Expenditures and Labor Force Participation Rate in Turkey
    (2018) Ari, Yılmaz Onur; Yıldız, Ümit
    Transfer expenditures do not make a visible change on national income, but cause transfer of some revenues between some individuals and institutions. Transfer expenditures are public expenditures that generate mobility in production due to the expenditures made by those who earn these revenues. In addition, transfer expenditures can be a factor that decreases unemployment in the economy as well as it can be a factor that increases unemployment. In this study, the relationship between transfer expenditure and labor force participation rate is analyzed for the period 1988-2017 using annual data. In this context, the Johansen Cointegration Analysis is firstly used to determine whether there is a longterm relationship between the two variables, followed by the Granger Causality Analysis is used for the investigate the causality relationship between the variables. In the study, it is concluded that there is a one-way causality relation from the transfer expenditures to the labor participation rate.
  • Öğe
    Ülke Kredi Notları ve Temel Makroekonomik Değişkenler Arasındaki İlişkinin Ekonometrik Analizi: Üst Orta Gelirli Ülkeler Üzerine Bir Uygulama
    (2019) Durmaz, Atakan; Yıldız, Ümit
    Ülke kredi notları ile temel makroekonomik değişkenler arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmada, Standart and Poors (S&P) tarafından derecelendirilen 32 ülkeye ait ülke kredi notları ve beş açıklayıcı değişken 2008- 2017 dönemi kapsamında panel sıralı probit modeliyle incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, kişi başına düşen gelir yükseldikçe kredi notlarının BB+ ve altında yer alan düzeylerde olma ihtimali azalırken, yatırım yapılabilir seviye olan BBB- ve üzeri kredi notlarına sahip olma olasılığı artmaktadır. Üst orta gelir grubunda yer alan ülkelerde kişi başına düşen gelirde meydana gelen artış, en çok BB- notuna geçme ihtimalini azaltırken, yine en çok BBB düzeyine yükselme ihtimalini arttırmaktadır. Enflasyon ve faizde ise bu durumun tersi geçerlidir. Fiyatlar genel düzeyi ve faiz oranı yükseldikçe, üst orta gelir grubunda yer alan bir ülkenin yatırım yapılabilir seviyeye yükselme olasılığı azalmakta, spekülatif seviyede kalma olasılığı ise artmaktadır. Fiyatlar genel düzeyinde yaşanan artış çalışmaya konu olan ülkelerin kredi notunun BB- düzeyinde olma ihtimalini kuvvetli şekilde artırırken, BBB gibi yatırım yapılabilir bir düzeyde olma ihtimalini ise kuvvetli derecede azaltmaktadır. Öte yandan ilgili dönemde, üst orta gelir grubunda yer alan ülkeler için işsizlik oranı ve döviz kuru ile ülke kredi notları arasında sistematik bir ilişki görülmemiştir.
  • Öğe
    The Impact of Innovation in The Process of High Technology Exports: An Analysis on BRICS Countries
    (2020) Durmaz, Atakan; Yıldız, Ümit
    The purpose of this study is to investigate the effects of innovation on high-tech exports in BRICS countries. For this purpose, in this study, the relations between the R&D expenditures of the relevant countries and the number of patents they have and the export of high-technology are examined for the period of 1999-2018. In the study using panel data techniques, firstly, the existence of cross-section dependence in the series was investigated. Following the determination of the cross-section dependency, the stationarity of the series was investigated by Pesaran (2007) unit root test, which can also be applied in the presence of cross-section dependence. Afterwards, the series, which were found to be non-stationary at level, were made stationary by taking the difference of the series and the relations between the variables were analyzed by panel fixed effects and panel random effects methods. In the outputs of the study, a significant positive relationship was found between the number of patents and high-tech exports in the countries subject to the study. Accordingly, innovation is a highly important factor in the export of high-tech products for BRICS countries, and it is understood that innovation activities should be given importance to create high added value in these countries.
  • Öğe
    Türkiye İçin Kredi Risk Primi (CDS) ve Ekonomik Büyüme Arasındaki Zamanla Değişen Nedensellik İlişkileri
    (2020) Kırca, Mustafa; Yıldız, Ümit
    Kredinin geri ödenmeme riskine karşı alacaklıyı koruma altına alan kredi türev enstrümanı şeklinde tanımlanan, kredi risk primleri (CDS) özellikle kredi derecelendirme kuruluşları tarafından belirlenen ülke kredi notlarının yoğun eleştirilere maruz kaldığı bu dönemde piyasa aktörleri tarafından yakından takip edilen önemli bir risk göstergesidir. CDS primlerinin ülkelerin kredibilitesi hakkında önemli ipuçları sunuyor olması yatırımcıların kararlarını da etkileyebilmektedir. Bu yönüyle CDS’ler özellikle yatırım kanalıyla ekonomilerin üretim düzeyi üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler. Bu da CDS’ler ve ekonomik büyüme arasında bir nedensellik ilişkisinin olabileceğini göstermektedir. Bu çalışmada da Türkiye’ye ait kredi risk primleri (CDS) ile ekonomik büyüme arasında bir nedensellik ilişkisinin olup olmadığı ve bu ilişkinin zamanla değişip değişmediğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaca yönelik olarak çalışmada 2012M01-2016M12 dönemi için CDS’lerdeki değişim ile ekonomik büyümeyi temsilen sanayi üretim endeksindeki (IPI) değişim arasındaki zamanla değişen nedensellik ilişkileri incelenmiştir. Çalışmada öncelikle ilgili dönemin tamamı için nedensellik ilişkisi olup olmadığı Hacker ve Hatemi-j (2006) tarafından geliştirilen nedensellik analizi yöntemiyle araştırılmıştır. Sonrasında ise incelen dönem içinde istikrarsız ilişkilerin olabileceği düşüncesiyle, Hacker ve Hatemi-j (2006) yöntemine dayalı zamanla değişen nedensellik yöntemi kullanılarak değişkenler arasındaki nedensellik ilişkileri alt dönemler için analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda incelenen dönemin tamamı için ekonomik büyüme ve CDS’ler arasında herhangi bir nedensellik ilişkisi bulunmamasına rağmen, alt dönemlerde değişkenler arasında zamanla değişen nedensellik ilişkilerinin varlığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Econometric Analysis of Convergence in Carbon Emission Per Capita for MENA Countries
    (2020) Yıldız, Ümit; Çelebi Boz, Füsun
    In this study, it is mainly aimed to investigate whether carbon emission rates tend to converge for MENA countries. In this context, the convergence of carbon emissions per capita in MENA countries is examined for the period 1965-2014. In the study in which panel data econometric methods are applied, it is primarily investigated whether there are cross-sectional dependence on the variables. After the determination of cross-sectional dependency, the stationarity of the series are examined by CADF unit root test. According to the test results, it is concluded that the carbon emission rates series in MENA countries are stationary at I(1). The results of the study indicate that the carbon emission per capita in MENA countries tends to converge and they are in a similar industrialization process.
  • Öğe
    BRICS Ülkeleri ve Türkiye’de Yüksek Teknoloji İhracatı ve Ekonomik Büyüme İlişkisinin Panel Veri Analizi
    (2017) Yıldız, Ümit
    Bu çalışmada BRICS ülkeleri ve Türkiye’de yüksek teknoloji ihracatının ekonomik büyüme üzerindeki etkileri incelenmektedir. Bu kapsamda çalışmada 2005-2014 yıllarını kapsayan 10 yıllık panel veriler, panel veri ekonometrik teknikleri yardımıyla analiz edilmiştir. Ekonometrik yöntem olarak ise Panel Sabit Etkiler ve Panel Rassal Etkiler modelleri tercih edilmiştir. Çalışmanın çıktılarında her iki tahmin yönteminin ortak sonucu olarak ileri teknoloji ihracatındaki artışların BRICS ülkeleri ve Türkiye’de ekonomik büyümeyi arttırıcı etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar BRICS ülkeleri ve Türkiye’de sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için yüksek katma değerli üretime ihtiyaç olduğunu açıkça göstermektedir.
  • Öğe
    Türkiye İle BRICS Ülkeleri Arasındaki Dış Ticaret Potansiyelinin Linder Hipotezi Çerçevesinde Değerlendirilmesi
    (2018) Yıldız, Şaduman; Künü, Serkan
    Bu çalışmada, 1996 – 2016 döneminde Türkiye’nin BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ile yaptığı ihracat ve ithalatta Linder hipotezinin geçerliliği panel veri analizi kullanılarak araştırılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre, Türkiye ile BRICS ülkeleri arasında ihracat açısından Linder hipotezi geçerlidir. Buna göre, Türkiye ile BRICS ülkelerinin kişi başına düşen GSMH düzeyleri arasındaki fark azaldıkça Türkiye’nin bu ülkelere yaptığı ihracat artmaktadır. Bir başka ifadeyle, Türkiye ile ticaret ortakları olan BRICS ülkelerinin kişi başına düşen GSMH’ları arasındaki farkın %1 azalması, Türkiye’nin ihracatını % 0.09 oranında artırmaktadır. Bu durum Türkiye ile BRICS ülkeleri arasındaki ticaretin endüstriler arası olduğunu göstermektedir. Ayrıca BRICS ülkelerinin GSMH’larında meydana gelecek %1’lik bir artış ise Türkiye’nin ihracatını % 2.867 oranında artırmaktadır. Diğer yandan yine çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, Türkiye ile BRICS ülkeleri arasında ithalat açısından Linder hipotezi geçerli değildir.
  • Öğe
    Solomon Ash Uyumluluk Deneyi Ve Bireylerin Karar Verme Tarzları Arasındaki İlişki (Türkiye Örneği)
    (2018) Battal, Fetullah; Yıldız, Şaduman; Kılıçaslan, Şenol; Çınar, Ertuğrul
    Bu çalışmanın temel amacı bireylerin karar alırken örgütünbaskısından etkilenip etkilenmediğini araştırırken, bu etkinin anlamlıolup olmadığını da incelemektir. Ülkemizde daha önceden sosyal psikolojialanıyla ilgili çok çalışma yapılmamış olmasına rağmen söz konusu buçalışma için ABD’de daha önceden Asch (1951) tarafından uygulananuyumluluk deneyi ve Scott ve Bruce (1995) tarafından yapılan Kararverme tarzları ölçeği temel alınmıştır. Bu çalışma da karma analiz yoluizlenmiştir.Çalışmanın kapsamı ise Bayburt üniversitesinde lisans eğitiminedevam eden öğrencilerden oluşmaktadır. Araştırma sonucunda iserasyonel karar verme eğilimi yüksek olan öğrencilerin ilginç bir şekildegruba uyma konusunda daha istekli olduğu gözlemlenirken, sezgiselkarar verme puanı yüksek ola katılımcıların gruba uyma konusundadaha az istekli olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu çalışma kontrol grubuve deney grubu olmak üzere iki grup üzerinde gerçekleştirilmiştir. Kontrolgrubunda katılımcıların %99’u bütün sorulara doğru cevabı vermiştir.Ancak deney grubunda ise bu oran %65 lere kadar gerilerken hiçbir şekilde grubun baskısına uymadan cevap verenlerin sayısı %35seviyesinde gözlemlenmiştir. Yapılan çalışmanın sonuçları, ilginç birşekilde, rasyonel bir karara sahip olduğu belirlenen katılımcıların grupbaskından daha fazla etkilendiği ortaya koyarken Sezgisel karar vermeoranının yüksek olduğu katılımcıların grup baskısından daha azetkilendiği ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmanın genel sonucu, teorik(İstatistiksel) olarak bireylerin kendilerini karar verme tarzlarında kiboyutlardan birine eğilimli oalrak algılarlar. Ancak pratikte tersinesonuçlar verebilmektedir.
  • Öğe
    Türkiye’de Enflasyon, Faiz Oranı ve Döviz Kuru Arasındaki İlişkinin Nedensellik Analizi
    (2018) Yıldız, Şaduman; Başar, Selim
    Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de 1984 – 2017 yılları arasında enflasyon, faiz ve döviz kuru arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle Türkiye’de söz konusu değişkenler arasındaki ilişkinin ekonomi üzerindeki etkisi parasal aktarım mekanizması aracılığı ile açıklanarak teorik bilgiler sunulmuştur. Daha sonra enflasyon, faiz ve döviz kuru arasındaki ilişki OLS yöntemleri ile çözümlenmiş Toda - Yamamoto (TY) nedensellik testi ile araştırılmıştır. Toda – Yamamoto (TY) nedensellik analizinin diğer nedensellik analizlerine göre bazı avantajları vardır. Söz konusu bu analizde değişkenlerin düzeyde durağan olması gerekmediğinden dolayı fark almaktan kaynaklanan bilgi kaybı önlenmektedir. Toda – Yamamoto (TY) nedensellik analizini yapabilmek için ilk olarak değişkenlere durağanlık testi yapılmakta ve maksimum bütünleşme sayısı (dmax) belirlenmektedir. Daha sonra, AIC ve SIC gibi bilgi kriterleri dikkate alınarak değişkenler için optimal gecikme uzunluğu (k) ile modelin tahmin edilebilme derecesi [k+(dmax)] belirlenerek geliştirilmiş VAR modeli seviyesinde tahmin edilmektedir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, Türkiye’de 1984 – 2017 döneminde enflasyon, faiz oranı ve döviz kuru arasında faiz oranından enflasyona doğru tek yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuç faiz oranının enflasyonu etkileyen önemli bir para politikası aracı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle 2002 yılından itibaren Merkez Bankası’nın uygulamaya başladığı enflasyon hedeflemesi politikası devam ettirilirken faiz oranlarının etkisinin göz önünde bulundurulmasının yararlı olacağı söylenebilir.
  • Öğe
    Çevre Vergileri İle Büyüme Arasındaki İlişki: Türkiye Üzerine Bir Analiz (1994 – 2014)
    (Journal of Turkish Studies, 2018) Yıldız, Şaduman; Ağ, Alirıza
    Bu çalışmada, çevresel sorunların önlenmesinde etkili bir yönetim aracı olan çevre vergileri ve büyüme arasındaki ilişki araştırılmıştır. Literatürde çevre vergileri ve büyüme arasındaki ilişkilere farklı açılardan bakıldığında, sonuçların değişebildiği görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye için söz konusu ilişki 1994-2014 dönemi arasında yıllık veriler kullanılarak Johansen Eşbütünleşme testi, Tam Değiştirilmiş EKK (Fully Modified OLS), Kanonik Eşbütünleşme Regresyonu (Canonical Cointegration Regression, CCR) ve Dinamik En Küçük Kareler (DOLS) teknikleri ile araştırılmıştır. Johansen Eşbütünleşme analiz sonucuna göre eşbütünleşik oldukları tespit edilen değişkenler arasında uzun dönemli ilişki olduğu belirlenmiştir. İçsellik probleminden dolayı Johansen Eşbütünleşme tahmin sonucu sadece işaret açısından yorumlanmış ancak büyüklük açısından yorumlanamamıştır. Bu yüzden Tam Değiştirilmiş EKK (Fully Modified OLS), Kanonik Eşbütünleşme Regresyonu (Canonical Cointegration Regression, CCR) ve Dinamik En Küçük Kareler (DOLS) teknikleri kullanılarak model yeniden tahmin edilmiş ve büyüklük açısından da yorumlanmıştır. Bu çalışmada Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri ve OECD ülkeleri çevresel vergilerin uygulama alanları bakımından karşılaştırıldığında, Türkiye’de çevresel vergilerin uygulama alanlarının sınırlı olmasına rağmen çevresel vergi gelirlerinin GSYİH içindeki payının gerek OECD ülkeleri gerekse Avrupa Birliği ülkelerindekinden daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, çalışmada elde edilen FMOLS, CCR ve DOLS tahmin sonuçlarına göre ise, büyüme oranındaki yüzde bir artış çevresel vergi gelirlerini sırasıyla % 1.808182, % 1.818228 ve % 1.892339 oranında artırmaktadır. Söz konusu tahmin sonuçlarının birbirine çok yakın değerler olduğu görülmektedir Bu sonuçlar, Türkiye’de iktisadi büyümedeki artış ile birlikte artan çevre kirliliğinin bertaraf edilmesi için daha yüksek oranlarda çevresel vergilerin alınması sonucunda ortaya çıkmış bir durum olabileceğini göstermektedir.
  • Öğe
    Türkiye’de Cari İşlemler Açığının Sürdürülebilirliği
    (Journal of Humanities and Tourism Research, 2020) Yıldız, Şaduman
    Ülkelerin istikrarlı bir şekilde büyüyebilmeleri ve makroekonomik dengeleri koruyabilmeleri açısından cari açığın sürdürülebilirliği önemlidir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, Türkiye’de 1987 – 2018 dönemine ait aylık veri setini kullanarak cari açığın sürdürülebilir olup olmadığını araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda reel ihracat ile reel ithalat arasındaki uzun dönemli ilişki, yapısal kırılmaları da dikkate alan Fourier eşbütünleşme testi aracılığıyla araştırılmış ve cari işlemler açığının sürdürülebilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Daha sonra cari işlemler açığının güçlü formda mı yoksa zayıf formda mı sürdürülebilir olduğunu ortaya koyabilmek için değişkenlerin uzun dönemdeki katsayıları FMOLS analizi ile tahmin edilmiş ve ithalat değişkeninin katsayısı 0.69 olarak bulunmuştur. Söz konusu bu değer, Türkiye’de yapılan 1$’lık ithalata karşılık 0.69 $’lık ihracat geliri elde edildiğini ve Türkiye’de ihracatın ithalata bağlı olarak gerçekleştiğini ifade ederken cari açığın ise zayıf formda sürdürülebilir olduğunu yani ihracat gelirlerinin ithalat giderlerinin belirli bir kısmını karşıladığını ortaya koymaktadır. Daha sonra ele alınan değişkenler arasında nedensellik sınaması yapılmış ve nedensellik ilişkisi olmadığı görülmüştür. Sonuç olarak, Türkiye’de cari işlemler açığının zayıf formda sürdürülebilir olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu bu durum ülke ekonomisi açısından önemli bir problemdir. Bu yüzden cari işlemler açığının güçlü formda sürdürülebilirliğinin sağlanması ülke ekonomisi için büyük önem arz etmektedir.
  • Öğe
    2008 KRİZİ SONRASI FED’İN FAİZ ARTIRIMININ YÜKSELEN PİYASA EKONOMİLERİNDEKİ PORTFÖY YATIRIMLARI ÜZERİNE ETKİLERİ
    (GAZİ JOURNAL OF ECONOMICS AND BUSINESS, 2017) Bulut Erol, Demirel Baki, Akar Nuri Çağrı
    Küreselleşme sonrası sermaye hareketlerinin mobilitesi artmıştır. Yükselen piyasa ekonomileri ekonomik büyüme için gerekli yatırımları yapabilmek amacıyla sermayeye ihtiyaç duymaktadır ve kendi sermaye birikimleri yetersiz kaldığı için sermaye ithal etmek zorundadırlar. Önemli yabancı sermaye hareketleri türlerinden biri olan portföy yatırımları (PY), bu noktada önemli bir rolesahiptir. Bu çalışmada, FED’in faiz artırımının yükselen piyasa ekonomilerindeki portföy yatırımları üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmada 2007:Q1 – 2015:Q4 dönemine ait veriler kullanılmıştır. 16 yükselen piyasa ekonomisindeki portföy yatırımları dinamik panel veri analizi olanArellano-Bond panel GMM tahmin yöntemi uygulanarak FED faizinin etkisi incelenmiştir. Yapılan testler sonucunda FED faizlerini yansıtan ABD 2 yıllık Hazine bonosu faizleri ile yükselen piyasalar portföy yatırımları arasında negatif ilişki tespit edilmiştir. Bulgulara göre EMBI+ ile PY’ler arasında aynı şekilde negatif bir ilişki saptanmıştır. Ülke riskini gösteren EMBI+ arttıkça sermaye çıkışı yükselmiştir. Çalışmada küresel risk iştahını ve oynaklık endeksini gösteren VIX ile PY’ler arasında negatif bir ilişki çıkmıştır. Sonuç olarak FED faiz artışı, EMBI+’daki artış ve VIX’te meydana gelen artışlar yükselen piyasalardan PY çıkışlarına yol açmıştır.