BESYO, AEB, Kitap Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Öğe
    Spor, Kültür ve Kimlik: Modern Türk Kimliğinin Oluşma Sürecinde Spor Politikaları
    (Siyasal Kitabevi, 01.09.2020) Türkmen, Mutlu
    Spor, Kültür ve Kimlik
  • Öğe
    Çim Topu, Petank, Raffa ve Volo Oyun Sistemleriyle Bocce - Tanımlar, Tarihçe ve Oyun Kuralları
    (01.02.2011) Türkmen, Mutlu
    Bocce ile gerçek anlamda tanışıklığım ancak Bocce Bowling ve Dart Federasyonu’nda görev almamla mümkün olmuştur. 2005 yılı öncesine kadar Bocce’nin bir spor olduğunun bile farkında değildim. Sadece Kırıkkale Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü önündeki tek kulvarlı Raffa sahasını görmüştüm. Ayrıca üniversitedeki öğrencilerim arasında da Bocce ile ilgilenenler vardı. Yine de hiçbir biçimde bu sporla ilgilenmek gibi bir merakım olmamıştı. Petank’ı ise ilk kez 2003 yılında gittiğim Fas’ta görmüştüm. Hemen hemen her parkın içerisinde insanlar kalabalıklar halinde toplanıyor, birkaç kişi küçük toplarla oynarken, etraflarında da birçok kimse ilgiyle onların oyununu takip ediyordu. Özellikle ileri yaşlı insanların saatlerce bu topların başında, bir ileri bir geri gidip gelmesi hayli ilgimi çekmişti. Dahası kendi mantığımla çocuk oyunu gibi gördüğüm bu oyunla ileri yaşlı insanların bu denli alakadar olmalarına da şaşırmıştım. 2005 yılında yeni kurulan Federasyonun başkanlığına Ahmet Recep Tekcan seçilince, benim için uzun bir yolculuk başlamış oldu. Değerli arkadaşım Taner Bozkuş’un teşvikiyle birden kendimi Federasyonun yönetiminde buldum. Başkan Tekcan, kendi çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle benim başkan vekili olarak federasyonda etkin bir görevde olmamı uygun görmüştü. Göreve başlar başlamaz Bocce sporunu ve hâlihazırda Bocce ile ilgilenenleri tanımak üzere hızlı bir çalışmaya giriştik. İlerleyen yaşına rağmen Bocce’ye olan ilgisini yitirmeyen Yılmaz Balaban ve değerli akademisyen Çetin Yaman’ın da katkılarıyla, ilk dönemde Raffa ile ilgili çalışmalar yürüttük. Ancak bu arada da bu sporun ne olduğunu görmek üzere internet ortamında taramalara başlamış ve doğrudan Dünya Bocce Sporları Konfederasyonu (CMSB) web sitesine ulaşmıştım. Böylelikle Bocce’nin ülkemizde sadece bir disiplininin yapıldığını görerek, diğer 3 disiplini de ülkemize getirmek için yoğun bir çalışma başlattım. Henüz 2006 yılında, Talip Arslan, Adem Yakıncı, Serkan Işıldak ve Yusuf Baran gibi arkadaşların da katkılarıyla ilk Petank ve Volo milli takımlarını oluşturduk. Devamı ise bana göre her yönüyle önemli bir başarı hikâyesidir. Kitabın ilerleyen sayfalarında detaylarını okuyacağınız bu hikâyede payı olan birçok arkadaşımız bulunmaktadır. Hepsine müteşekkiriz. Bugün bir biçimde Türkiye olarak Dünya Bocce’sine yön veriyoruz. Tüm Dünya yaptıklarımızı şaşkınlıkla takip ediyor. Bir yandan ev sahipliği yaptığımız ileri derecede başarılı şampiyonalar, diğer yandan art arda kazandığımız madalyalarla herkese parmak ısırtmayı başardık. Başkanımız Ahmet Recep Tekcan’ın Uluslararası Raffa Konfederasyonu (CBI), benim Uluslararası Petank Federasyonu (FIPJP) yönetim kurulu üyeliğine seçilmemde, işte bu başarı hikâyesinin payı oldukça büyüktür.Bocce, her yönüyle bir Dünya sporu. Beş kıtada yaygınlaşmış, milyonlarca insana hitap eden bir oyun. Aynı zamanda gerçek bir Herkes İçin Spor uygulaması. Genç - yaşlı, kadın - erkek, engelli – sağlıklı, zengin – fakir, toplumun tüm kesimlerine hitap eden bir oyun, bir egzersiz, bir spor. Hafta sonu pikniğe giderken arabanızın bagajında bir takım Petank topu bulundurursanız, vakit daha dinamik ve keyifli geçecektir. Ailecek hoş vakit geçirmek için en ideal oyunlardan bir tanesidir. Okul öncesi dönemde çocukların bedensel koordinasyon becerilerini geliştirmelerine önemli bir katkı sağlayacak, diğer yandan ileri yaştaki bireylerin ise aynı becerileri yitirmelerine engel olabilecek bir egzersiz biçimidir. Bocce aynı zamanda sabırlı bir çalışmanın sonucunda yüksek bir performans ortaya koyabileceğiniz küresel bir spordur. Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında, Akdeniz Oyunlarında, Dünya Spor Oyunlarında, Özel Olimpiyatlarda, Paralimpik Oyunlarda ve daha birçok önemli spor organizasyonunda temsil olanağı bulabileceğiniz bir spor branşı. Bocce; Raffa, Petank, Volo ve Çim Topu sistemleriyle ilgililerine alternatifli bir yelpaze sunar. Kişinin ilgisi, beklentisi, olanakları çerçevesinde tercih edebileceği seçenekleri ortaya koyar. Bütün bu artılarıyla bu sporun ülkemizde çok kısa bir süre sonra geniş kitlelere yaygınlaşacağına yürekten inanıyorum. Bu yolda ortaya koyduğumuz bu eser, sadece bir ön kılavuz görevi görecektir. En kısa zamanda Bocce’nin tüm disiplinlerini konu alan betimleyici çalışmalar yapılacağına ve her bir disiplinin antrenman ve eğitimi ile ilgili detaylı çalışmalar üretileceğine olan inancım sonsuzdur.
  • Öğe
    Beden Terbiyesi: Erken Dönem Türk Spor Politikalarının Sosyo-Politik Temelleri
    (Spor Yayınevi, 10.10.2018) Türkmen, Mutlu
    Cumhuriyetin ilk yıllarında çocukların ve gençlerin eğitimine büyük bir önem verilmiş ve Türk milli eğitim sistemi, milliyetçi ve devletçi bir temel üzerinde yapılandırılmaya çalışılmıştır. Ancak ilerleyen yıllarla birlikte, Dünyadaki ekonomik ve politik gelişmelere paralel olarak eğitim sistemi daha belirgin bir biçimde devletçi bir nitelik kazanmış, eğitimle ilgili tüm alanlar devletin doğrudan denetimi altına alınarak, kurucu ilkelere bağlı vatandaşlar yetiştirilmesi temel bir öncelik olarak benimsenmiştir. Özellikle 1930’lu yıllar eğitimle ilgili önlemlerin her yönüyle daha belirgin hale geldiği ve bu alanın kesin bir biçimde devletin denetimi altına alındığı bir dönem olmuştur. Bu denetim hem hazırlanan parti programlarında hem de yasal düzenlemelerde kendini bariz bir biçimde göstermiş, bütün bu düzenlemelerde ulus-devlet nosyonu kuvvetli bir biçimde vurgulanmaya başlanmıştır. Bu düzenlemelerin en önemlilerinden bir tanesi de müfredatta yapılan düzenlemelerdir. 1930’lu yıllarda, coğrafya, tarih, vatandaşlık, yurt bilgisi gibi dersler ileri derecede ideolojik bir içerikle kurgulanarak, toplumun ulus-devlet etrafında bütünleşmesi sağlanmaya çalışılmıştır. İmparatorluğun çöküşünü takip eden süreçte ulus-devlet nosyonu üzerinde yükseltilmek istenen yeni Cumhuriyetin yöneticilerinin olağanüstü şartlar altında görev yaptıkları hatırda tutulduğunda, eğitimin tüm unsurlarını pragmatik bir yaklaşımla ele almaları daha anlaşılabilir hale gelmektedir. Bu pragmatizm de doğal olarak Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ekseninde oluşturulan resmi ideolojiye (Kemalizm) hizmet etmiştir. Bütün toplumsal alanları kontrol altında tutmaya çalışan Cumhuriyet yönetimi, toplumsal hâkimiyetinin artmasına paralel olarak beden eğitimi ve sporu da denetimi altında tutmaya çalışmıştır. Başlangıçta daha liberal temellerde yapılanan sportif teşkilatlar, zamanla devlet denetimi altına sokulmuş ve özellikle spor kulüpleri sıkı bir takip altına alınmıştır. Devlet denetiminde yapılan yaygın kamp uygulamaları dönemin ruhuna uygun olarak çocuk ve gençlerin bedensel gelişimlerini sağlamalarına hizmet ettiği kadar, onların kurucu ilkelere bağlı bireyler olmasını da sağlamayı esas almıştır. Bu gelişmeleri beden eğitimi ve spor politikalarının zamanla daha çok otoriterleşmesi olarak yorumlamak yerine, resmi ideolojinin bütün toplumsal alanlara hâkimiyetinin bir sonucu olarak okumak daha doğru olacaktır. Günümüzdeki spor politikalarını ve bu politikalara yönelik eleştirileri daha sağlıklı değerlendirebilmek açısından ilk dönem politikalarını doğru anlamak ve yorumlamak son derece önemlidir. Beden eğitimi ve spor alanında kuruluş döneminde oluşturulan birçok yapının günümüze kadar uzandığı dikkate alındığında, bu dönemi nesnel bir yaklaşımla değerlendirme girişimleri daha çok değer kazanmaktadır. Yakın tarihe dair gerçekliklikleri ideolojik tarafgirlik parantezinin dışında durmayı başararak değerlendirmek, yeni üretilecek politikaların da sağlıklı temellere dayandırılabilmesi açısından son derece önemlidir. Bu vesileyle, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktora öğrencisi olarak bulunduğum 2006-2007 eğitim- öğretim yılında şahsıma yakın ilgi göstererek sporun siyasal izdüşümüne dair güçlü bir merak duymamı sağlayan merhum Prof. Dr. Kurthan Fişek hocayı rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Ayrıca, Gazi Üniversitesinde 2011 yılında tamamladığım “Siyasal Toplumsallaşma Aracı Olarak Beden Eğitimi ve Spor; İşçi Sporları ve Türkiye’deki Etkileri (1923-1938)” başlıklı doktora tez çalışmam için yapmış olduğum araştırmanın bir parçası niteliğindeki bu eserin oluşmasında yapıcı eleştireleri ve teşviği sebebiyle Prof. Dr. Hayati Beşirli’ye ve tez danışmanım Prof. Dr. Mehmet Güçlü’ye şükranlarımı arz ediyorum.