Yazar "Bayraktar, Bülent" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anadolu Merinoslarında İrisin Hormon Yanıtı Üzerine Bazı Fizyolojik Parametrelerin Etkisi(2021) Bayraktar, Bülent; Tekce, EmreBu çalışmanın amacı, Anadolu Merinosu koyunlarında irisin hormon yanıtı üzerinde vücut kondüsyon skoru (VKS), laktasyon, gebelik, yaş ve cinsiyetin etkisinin incelenmesidir. Çalışmaya dahil edilen tüm gruplarda yer alan Anadolu Merinosu koyunları vücut kondüsyon skorlarına (VKS<2,VKS=3-3.5,VKS?4) göre 3 gruba ayrılmıştır. 1.grup gebeliğin ilk dönemindeki koyunlar (ilk gebeliğin 100. gününde) (n=30), 2.grup erken laktasyon döneminde bulunan koyunlar (n = 30),3.grup farklı yaşta bulunan <2 (genç) (n=30), 2-8 (ergin) (n=30), 8> (yaşlı) (n=30), erkek ve dişi koyunlar (n=180) olmak üzere toplam 240 hayvan oluşturdu. Koyunlardan sabah yemlemesi öncesi vena jugularis’ten kan örnekleri alındı. Kan serumu örneklerinde ELİSA yöntemiyle irisin hormon düzeyleri belirlendi. Çalışma sonucunda laktasyon ve gebelik döneminde ortalama serum irisin hormon düzeyleri en düşük VKS<2 grubunda, en yüksek ise VKS ?4 gruplarında bulunan koyunlarda saptanmıştır. Aynı şekilde farklı yaş ve cinsiyet gruplarında ise en düşük ortalama serum irisin hormon düzeyleri VKS<2 grubunda bulunan genç kuzu ve toklularda iken, en yüksek düzey ise VKS ?4 grubunda yaşlı koyun ve koçlarda tespit edilmiştir. VKS değişimine bağlı olarak farklı yaş, cinsiyet, gebelik ve laktasyon dönemlerinin serum irisin hormonu düzeyi üzerine etkisi olduğu belirlenmiştir (p<0,05).Sonuçlarımız, irisin hormonun miyokin olması ve fizyolojik rolü nedeniyle, kas sistemine ait durumun incelenmesinde yararlı bir parametre olabileceğini göstermiştir.Öğe ANTİDİYABETİK, PROİNFLAMATUVAR, KARDİYOPROTOTEKTİF ETKİYE SAHİP BİR ADİPOSİTOKİN VİSFATİN HORMONUN FİZYOLOJİK SİSTEMLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN İNCELENMESİ(Akademisyen Yayınevi, 2019) Bayraktar, BülentSon zamanlarda keşfedilmiş olan antidiyabetik, proinflamatuvar, kardiyoprototektif etkiye sahip, Pre-B Koloni Arttıcı Faktör (PBEF) ve proenflamatuvar bir molekül olarak da bilinen visfatin, viseral yağ dokudan sentezlenen önemli bir adipokin hormonudur. Visfatin içerisinde bulunduğu adipositokinler, adipoz doku içerisinde lokal olarak etki gösterebildikleri gibi sistemik dolaşımla farklı organlara da ulaşabilmekte ve bu şekilde yiyecek alımı, vücut ağırlığının düzenlenmesi, insülin duyarlılığı, üreme, immünite, inflamasyon ve vasküler homeostaz üzerinde önemli fizyolojik etkileri bulunmaktadır. Ayrıca, lipid metabolizması, kardiyovasküler hastalıklar ile ilişkili olan bir hormon olmasının yanı sıra obezite, insülin direnci ve inflamasyonda önemli fizyolojik fonksiyonları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, Visfatin seviyesi sepsis, romatoid artrit, inflamatuvar bağırsak hastalığı, akut akciğer hasarı, miyokardiyal infarkt gibi bazı akut ve kronik inflamatuvar hastalıklarda artış göstermekte ve nötrofil apopitozisini inhibe ederek inflamasyonun devamlılığında anahtar rolü bulunmaktadır (Luk ve ark., 2008). Bu fizyolojik etkisini enzimatik ya da nonenzimatik (sitokin benzeri) mekanizmalar aracılığı ile göstermektedir. Ancak, visfatin’in sitokin benzeri etkilerini hangi mekanizmalar aracılığı ile gerçekleştirdiği ise tam olarak bilinmemektedir (Wang ve ark., 2012). Bu nedenle, fizyolojik mekanizmaların aydınlatılması yönündeki ihtiyaç duyulan çalışmalar nedeniyle önemli bir konu haline gelmiştir. Bu çalışmada, son literatür verileri ışığında visfatin hormonun yapısı, fizyolojisi, fizyolojik sistemler üzerindeki etkisine yönelik bilgi içermektedir.Öğe Bayburt’ta Organik Tarım ve Hayvancılığın Mevcut Durumu#(2017) Bayraktar, BülentGünümüzde, doğal koşullarda kimyasal katkı maddeleri kullanılmadan üretilen organik ürünlere yönelik her geçen gün sürekli olarak artış göstermektedir. Bununla beraber, yeni organik gıda pazarların oluşumu ve organik üretim potansiyeli yüksek olan bölgelerin değerlendirme ve geliştirme konusu önem arz etmektedir. Bu kapsamda, Bayburt ili, organik üretim için çok uygun ekolojik şartları barındırmaktadır. Yüzölçümünün önemli bir kısmını tarım arazileri ile çayır ve meralar oluşturmaktadır. Ayrıca, sanayi tesislerinin yok denecek kadar az ve kimyasal ilaç kullanımının düşük olduğu illerden birisidir. Potansiyeli yüksek olan bölgelerin değerlendirme ve geliştirmesinde kurumların önemli bir rolü bulunmaktadır. Ancak, kurumların belirleyeceği stratejik hedefleri, kaynakları ve yetkinliklerine göre değişkenlik göstermektedir. Bu derlemede, Bayburt ilinde uygulanan ortak projelerin, eğitim faaliyetlerinin ve tarımsal desteklerin, organik üretim gelişimine hız kazandırıcı bir etkisi olduğu gözlenmektedir. Bu yüzden üretimi yapılmayan ancak yüksek potansiyele sahip ürünlerin gelişiminin desteklenmesi mevcut organik tarım ve hayvancılığın gelişme sürecine büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Covid-19 Pandemisi Sonrası Spor Bilimleri Fakültesi Akademisyenlerinin Siberkondria Düzeyleri ve İnfodemide Davranışları Beslenme Durumları ile Bazı Değişkenler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi: Pilot Çalışma(2024) Erkılıç, Tuğçe Orkun; Erkılıç, Ali Ozan; Bayraktar, BülentBu çalışma Covid-19 sonrası dönemde akademik personelin siberkondria ile infodemi düzeyleri arasındaki ilişkiyi ve beslenme durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Kesitsel tipteki bu araştırma, Bayburt Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde görev yapan 23 Akademik personel ile yapılmıştır. Tüm katılımcılara demografik özelliklerinin ve beslenme durumlarının ve besin tercihlerinin belirlenmesine yönelik bir anket uygulanmıştır. Verilerin toplanmasında Siberkondri Şiddet Ölçeği-Kısa Formu, İnfodemi (Dijital Ortamda Sağlık Bilgisi Edinme ve Teyit) Ölçeği ve Besin Tüketim Sıklığı formu kullanılmıştır. Çalışmada, ölçeklerin alt faktörlerinden aşırılık ile Web 1.0 ve Sağlık Bilgisi edinme arasında ve alt faktörlerden güvence ile Web 2.0 ve Dijital sağlık bilgisi edinme arasında pozitif bir ilişki belirlenmiştir. Katılımcıların aşırılık düzeyi yani sağlıklarıyla ilgili araştırmalarının artan ve tekrar eden yapısı arttıkça, sağlık bilgisi edinme düzeylerinin de arttığı tespit edilmiştir (p<0,05). Aynı zamanda katılımcıların profesyonel tıbbi tavsiye almaya yönlendiren araştırmalar (güvence düzeyi) arttıkça, dijital sağlık bilgisi edinme düzeylerinin de artması üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur (p<0,05). Çalışma sonucunda Covid-19 sonrası dönemde akademik personelin siberkondria ile infodemi düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu ortaya konulmuştur. Covid-19 pandemisi sonrası siberkondri ve infodemi davranışlarındaki artış, bireylerin beslenme durumları ile doğru besine yönelmesi konusunda diyetisyenlerin önemi ve gerekliliğini ortaya koymuştur. Mevcut sonuçlarımızın bu alanda gerçekleştirilecek çalışmalar ve araştırmacılar için önemli katkı sağlayacağını düşünmekteyiz.Öğe Deneysel Olarak Sıcaklık Stresi Oluşturulan Broilerde Farklı Oranlarda Kullanılan Bazı Bitkisel Ekstrelerin Serum Demir Seviyesine Etkisinin İncelenmesi(2018) Bayraktar, Bülent; Tekce, EmreAmaç: Demir, yaşam için kritik bir öneme sahip dokulara oksijen taşıyan hemoglobinin yapısındabulunmaktadır. Hemoglobin, demirin bağlanması ve transportunda görevli bir protein olup;eskiliği, bağışıklık sisteminde baskılanma ve enfeksiyonlara karşı direncin azalmasına, ayrıca beyinve motor fonksiyonların bozulmasına yol açarak önemli bir morbidite nedeni olabilmektedir. Gereçve Yöntemler: Vücuttaki demir seviyesinin, demir içeriğine sahip yiyeceklerin tüketilmesine, bazıhormon ve ilaçların kullanılmasına ve strese bağlı olarak etkilendiğini gösteren çalışmalara rastlanılmıştır.Diğer yandan, sıçanlarda deneysel olarak uygulanan psikolojik ve ısı stresi çalışmalarındaseviyenin azalma gösterdiği bildirilmektedir. Bu çalışmada; sahip strese en duyarlı hayvan olan tavuklarda22°C ve 36°C sıcaklık stresinde antioksidan etkilere sahip uçucu yağ karışımı (EOM)'nıniçme suyuna ilave edilmesiyle serum demir seviyesindeki değişimin belirlenmesi amaçlanmıştır.Araştırmada hayvan materyali olarak bir günlük yaşta 400 Ross-308 erkek etlik civciv kullanılmıştır.Her grupta 50 hayvan olacak şekilde sekiz farklı grup, kendi içerisinde her bölmede 10 adet olacakşekilde yedinci günden 42. güne kadar 22°C stressiz ve 36°C stresli gruplara [Kontrol, EOM(uçucu yağ karışımı)] 250, EOM-500, EOM-750 uygulanacak şekilde beş alt gruba ayrılarak araştırma42 gün sürmüştür. Bulgular: Deney gruplarındaki serum demir düzeyleri sırasıyla 22°C’de88,2, 82,2, 103,4, 98,4 µg/dL iken, 36°C stres uygulanan broiler gruplarında sırasıyla 88, 78,2, 84,8,85 g/L bulunmuştur. Sonuç: Çalışma sonucunda, içme suyuna ilave edilen esansiyel yağ asidi karışımından(EOM) serum demir düzeyinin etkilenmediği (p>0,05) saptanmıştır.Öğe Effect of kangaroo mother care and white noise on physiological-stress parameters in heel lancing: randomized controlled study(BioMed Central Ltd, 2024) Kirbaş, Zila Özlem; OdabaşI Aktaş, Elif; Bayraktar, Bülent; Özkan, HavaBackground: Newborns are exposed to varying degrees of stressful interventions due to procedures such as heel lancing used in routine metabolic screenings. It is an examination of the effects of white noise and kangaroo care on some physiological parameters and stress markers (cortisol and glucose-regulated protein 78-GRP78) in heel lancing in newborns. Methods: Randomized controlled study was conducted at a gynecology service of a hospital between January and September 2023. 90 babies were divided into three groups: 30 babies in the Kangaroo Care Group (KCG), 30 babies in the White Music Group (WMG), and 30 babies in the Control Group (CG). All babies were randomly divided into groups. Stress parameters were measured by saliva collection method and physiological parameters by saturation device. Results: A statistically significant difference was determined between the total crying time, pulse and saturation values ??according to the groups (p < 0.001; p = 0.001). A statistically significant difference was determined between the mean values ??of cortisol and GRP78 measurements according to group and time interaction (p < 0.001). KCG was more effective in reducing total crying time and stabilizing pulse, saturation, salivary cortisol, GRP-78 values compared to WNG and CG. Conclusion: It was concluded that white noise and kangaroo care help reduce newborns’ stress in the case of heel lancing. Practical implications: The practice of kangaroo care and the use of white noise methods may assist healthcare professionals as supportive methods in stress management during invasive procedures. Trial Registration: NCT06278441, registered on 19/02/2024. © The Author(s) 2024.Öğe Investigating the adipokine and cardiac troponin response ın experimental thyroid dysfunction(University of Zagreb, Facultty of Veterinary Medicine, 2020) Bayraktar, Bülent; Tekce, Emre; Takma, Çiğdem; Bayraktar, Sevil; Kilinç, Ayten A.; Ülker, Ufuk; Kurtdede, EfeThis study was conducted to investigate adipokine [Apelin and brain-derived neurotrophic factor (BDNF)] and cardiac troponin (cTnI) response that emerged after adding an essential oil mixture (EOM) (Eucalytus glabutus labii, Thymus vulgaris, Cymbopogon nardus, and Syzygium aromaticum) at different rates to the drinking water of broilers in which thyroid dysfunction (hypo-and hyperthyroidism) had been experimentally induced. In the present study, 150 1-day-old Ross-308 male broiler chicks were used. They were divided into five groups, each with 30 animals. The groups were designed to include five subgroups: control (C), hypothyroid, hypothyroid + 250 ppm EOM, hyperthyroid, and hyperthyroid + 250 ppm EOM, with six animals in each group. At the end of the experiment, Apelin, p-BDNF, cTnI, T3, T4, and thyroid-stimulating hormone (TSH) levels were investigated in blood serum samples obtained by cervical dislocation from four randomly selected animals from each subgroup, making 100 animals in total. It was found that EOM administration resulted in a dose-dependent increase in p-BDNF and apelin levels, and a decrease in T4 levels in the experimentally induced hypo-and hyper-thyroidism groups, but did not affect T3 and cTnI levels. Conversely, an increase in TSH level was observed in the hypothyroidism groups, whereas a decrease was observed in groups with hyperthyroidism. This study is the first to examine adipokine (Apelin and BDNF) and cTnI response to EOM administration in thyroid dysfunction. © 2020, University of Zagreb, Facultty of Veterinary Medicine. All rights reserved.Öğe Saglık Bilimleri Için Fizyoloji(Akademisyen Yayınevi, 2020) Bayraktar, BülentEvrendeki canlılar dünyasını incelediğimizde canlılardaki biyoritim, kusursuz bir döngü içerisinde işleyen süreci ve ihtişamıyla bizleri büyülemektedir. Bu süreç içerisinde kalp atışından, vücut sıcaklığı, sindirim, metabolizmanın düzenlenmesi, büyüme, gelişme, davranışlarımızdaki ruhsal değişimlerdeki etkisiyle vücudumuzda kusursuz bir fizyolojik sistemlerden birisi de Endokrin Sistemidir. Topraktaki tohumun bitkiye dönüşüm süreci, bir bebeğin dünyaya gelişinden ölüme kadar yaşam döngüsü ve canlının büyümesinin her evresindeki kusursuz fizyolojik değişimi, diğer yandan buzağısını gören ve sesini duyan bir ineğin oksitosin hormonu sayesinde sütünü bırakmasını sağlayan annelik iç güdüsü, tehlike karşısında vücudunuzun alarm sinyali noradrenalin, acil enerji ihtiyacının karşılanmasında emri veren adrenalin, bir şeyi yapabilmemiz için bize motivasyon sağlayan hormon dopamin, uyku ve uyanıklık durumu, biyolojik saatimizin yönetimini sağlayan melatonin, metabolik süreçlerin başkahramanı tiroid hormonları, vücudumuzu yöneten ve endokrin sistemin en önemli yaşamsal molekülleri de hormonlardır. Endokrin sistem, vücudun hemen hemen her yerinde bulunan hormonları salgılayan endokrin bezleri barındıran, üreme,büyüme, gelişme, metabolizma, enerji regülasyonunda rolü bulunmaktadır. Endokrin sistem, sinir sistemiyle koordineli olarak çalışmaktadır. Endokrin sistemin temelini oluşturan majör endokrin bezler; insanlarda sırasıyla hipotalamus, hipofiz, epifiz, tiroid bezi, böbreküstü bezi, pankreas, ovaryum ve testislerdir (Şekil 1). Bunun yanı sıra, böbreklerden eritropoetin, kalpten atrial natriüretik peptid ve gastrointestinal sistemden gastrin gibi çok sayıda peptid hormon salgılanmaktadır.Öğe Sıcaklık Stresi ile İndüklenen Broilerde Farklı Oranlarda Uygulanan Bitkisel Eksraktların Bazı Kan Parametrelerine Etkisinin İncelenmesi(2019) Bayraktar, Bülent; Tekce, EmreSıcaklık stresi, immunosupressif etkisi nedeniyle kanatlılarda büyüme ve gelişme geriliği, metabolik problemlerden ölüme kadar varabilen sağlık sorunlarına yol açan önemli bir stres etmenidir. Bu çalışma, sıcaklık stresine maruzkalan kanatlılarda bitkisel ekstrakt kullanımına bağlı olarak serumda P düzeylerinin karşılaştırılmasının yanı sıra eşzamanlı olacak şekilde içme sularına ilave edilen stresin etkisini azaltılmasında antioksidan özelliklere sahip Eucalyptusglabutus labii (ökaliptus),Tymus vulgaris (kekik),Cymbopogon nardus (sitronella) ve Syzgium aromaticum (karanfil)bitkilerinden oluşan uçucu yağ karışımının (EOM) bazı kan parametreleri (Fosfor (P), Lipaz, Sodyum (Na), Klor (Cl),Doymamış demir bağlama kapasitesi (UBİC), Total Demir Bağlama Kapasitesi (TIBC), Transferin Doygunluğu (%SAT) düzeyi üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Araştırmada her birinde 50 adet hayvan olacak şekilde 8 gruba ayrılmıştır. Gruplar kendi içerisinde her bölmede 10 adet hayvan olacak şekilde 5 alt grubu içermektedir. UIBC ve TIBCdüzeyleri kontrol grubuna kıyasla 22°C gruplarda 500 ml/1000 l gruplarda en fazla artış gözlenirken, 36°C gruplarda ise500 ml/1000 l gruplarda en fazla azalma tespit edilmiştir (p<0,05).Deney sonucunda gruplara ait veriler incelendiğindesıcaklık stresine maruz kalan broylerin içme suyuna ilave edilen EOM’un serumda P, Lipaz, Na, % SAT düzeyleri üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir (p>0,05).Öğe Trakya At Irkında Serum Visfatin Seviyesi Üzerine Yaş, Cinsiyet, Mevsim Etkisinin İncelenmesi(2019) Bayraktar, Bülent; Tekce, EmreBu çalışmanın amacı, Trakya atında mevsim, cinsiyet ve yaş etmenlerinin visfatin hormon düzeyine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.Çalışma materyalini farklı mevsim, cinsiyet ve yaşta bulunan 20 at oluşturdu. Çalışma grubunu oluşturan 1-6; 7-20 yaş aralığındaki dişi veerkek atlarda ortalama serum visfatin hormon düzeyleri kış mevsimi için sırasıyla 23.38, 21.40; 26.46, 23.96 ng/ml iken, yaz mevsimindeise 17.98, 18.68; 22.22, 21.32 ng/ml olarak tespit edilmiştir.Sonuç olarak mevsim, yaş, cinsiyet parametrelerine ait serum visfatin hormonudeğerleri karşılaştırıldığında istatiksel anlamlı fark tespit edilmiştir (p<0.5). Elde edilen sonuçlarla birlikte mevcut çalışma ilk olma özelliğinitaşımaktadır.Öğe Üniversite Öğrencilerinde Hedonik Açlık Durumları ile Bazı Değişkenler Arasındaki İlişkisinin İncelenmesi(2024) Erkılıç, Tuğçe Orkun; Bayraktar, Bülent; Taşci, Seda Çelikel; Çakır, YıldızHedonik açlık, enerji açığı olmadığında zevk almak için yemek yeme dürtüsüdür. Bu çalışma üniversite öğrencilerinde hedonik açlık durumları ile bazı değişkenler arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini Bayburt Üniversitesi’nin farklı bölümlerinde öğrenim gören 18-25 yaş arası 279 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin sosyodemografik bilgilerini sorgulayan bir anket ile besin gücü ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 26 istatistik paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde Bağımsız örneklem t testi, One-Way ANOVA testi ve Pearson Korelasyon Analizi kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; öğrencilerin yaş ortalaması 21,44±3,08, boy uzunluğu (cm) ortalaması 169,31±8,67, ağırlık (kg) ortalaması 64,77±12,58 idi. Besin Gücü Ölçeği (BGÖ) puan ortalamaları 3,19±0,66, BGÖ- Besin Bulunabilirliği alt boyut puan ortalamaları 2,81±0,85, BGÖ- Besin Mevcudiyeti alt boyut puan ortalamaları 3,35±0,82, BGÖ- Besinlerin Tadına Bakılması alt boyut puan ortalamaları 3,53±0,75 olarak belirlenmiştir. BGÖ- Besin Bulunabilirliği alt boyut puan ortalamaları ile cinsiyet arasında anlamlı bir fark tespit edilmiştir (p<0,05). BGÖ- Besinlerin Tadına Bakılması alt boyut puan ortalamaları ile cinsiyet arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir (p<0,01). BGÖ- Besin Bulunabilirliği alt boyut puan ortalamaları kadın öğrencilerde yüksek iken, BGÖ- Besinlerin Tadına Bakılması alt boyut puan ortalamaları erkek öğrencilerde yüksek olduğu belirlenmiştir. BGÖ- Besin Mevcudiyeti ve BGÖ- Besinlerin Tadına Bakılması alt boyut puan ortalamaları ile sınıf düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0,01). Sınıf düzeyi değişkeni bakımından yapılan posthoc analizi sonucunda her iki alt boyut puan ortalamalarının 2. sınıf öğrencilerinin 3. sınıf öğrencilerinden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak obezitenin önlenmesi ve tedavi stratejilerinde hedonik açlıkla ilişkili faktörlerin belirlenerek birey açısından doğru beslenme programlarının oluşturulması yönündeki bilişsel davranışçı terapiler geliştirilmesi ve beslenme programları üzerine gerçekleştirilecek araştırmalar için katkı sağlayacağı ve faydalı olacağı düşünülmektedir.