Yazar "Sever, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 17. Yüzyıl Eş?arîliği’ne Dair Bir Kaynak:Cevheretü’t-tev?îd(2020) Sever, MehmetEş?arîlîk İslam düşüncesinde önemli temsilcileri bulunan bir mezheptir. Teşekkül döneminin hemen ardındanİslam coğrafyasının farklı bölgelerinde önemli düşünürler ile temsil edilmiştir. Kısa zaman içerisinde Ehl-iSünnet’in önemli bir temsilcisi haline gelen Eş?arîliğin bu süreç içerisinde taraftar kazanmasının en önemlifaktörlerinden biri, Bağdat’taki Mâlikî fakihlerin Eş?arî görüşleri benimsemiş olmasıdır. Özellikle Eş?arîgeleneğin önemli bir teorisyeni olarak kabul edilen Bâkıllânî’nin de Mâlikî olması bu süreci hızlandırmıştır.Böylece Mâlikî fakihlerin desteğini temin eden Eş?arîlik özellikle Mâlikî fıkhının revaçta olduğu Kuzey ve BatıAfrika coğrafyasında hızla yayılmıştır. Bununla birlikte ilk dönemden itibaren bölgede Eş’arî kelamına dairirili ufaklı birçok eser telif edilmiştir. On yedinci yüzyıla gelindiğinde dönemin önemli Mâlikî âlimlerindenolan ve Mısır’da yaşayan el-Le??nî, ilim tahsiline yeni başlayanların kelam ilmini kolayca öğrenebilmesi içinEş?arî geleneğe uygun şekilde Cevheretü’t-tev?îd adlı manzum bir eser telif etmiştir. Yazıldığı günden itibarenbüyük bir itibar gören eser başta müellifin kendi şerhi olmak üzere günümüze kadar birçok âlimin şerhçalışmasına konu olmuştur. Bu çalışma, Eş?arîliğin bölgedeki seyrini kendi üzerinden görebileceğimiz Cevheretü’t-tev?îd’in ele aldığı temel konuları ve hakkında yapılmış çalışmaları tanıtmayı hedeflemiştir.Öğe ?ABDÜLK?HİR BAĞDÂDÎ’NİN EL-FAR?’INDA “ÖTEKİ”’NİN KARAKTER ÖZELLİKLERİ(2019) Sever, Mehmet?Abdülk?hir el-Bağdâdî, Eş?arî makâlatgeleneğinin önemli temsilcilerindenbiridir. Yazmış olduğu el-Far? beyne’l-Fıra? adlı eseri, mak?lât geleneğiiçerisinde asırlar boyunca temelkaynaklardan birisi olarakkullanılmıştır. Onun, eserinde takipetmiş olduğu sistematik tasnif, yetmişüç fırka hadisi merkezindeşekillenmiştir. Kendisinden sonrakisüreçte, görüşleri ve tasnif metodu ileetkili olmuş olan el-Far?, üslubu ile dedikkat çekmektedir. Müellifin, eserinikaleme alırken tercih etmiş olduğuüslûp, Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Bid?attasnif bağlamında, inanç ve fikirlerinötesinde karakter özellikleriningörülebileceği bir muhteva kazanmıştır.Bağdâdî’nin kendi inanç kimliğini veanlayışını oluştururken kullandığı temelargüman, “öteki” olarakadlandırabileceğimiz Ehl-i Bid?atmezhebi mensupları olarak kabul ettiğikişilerin, fikirlerinin yanı sıra karakterözelliklerinin de ortaya konması olarakdikkat çekmektedir. Bağdâdî’nin kendiSünnilik tasavvurunu ve bu tasavvuruoluşturan sınırları inşâ ederken tercih etmiş olduğu anlatım şekli, “öteki”ninolumsuzlanması olduğu kadar, “öteki”üzerinden kendini tanımlamadır.“İçimizdeki öteki”’nin inançları özelinde,Sünnî kimliğin sınırlarını mümkünolduğunca açık ve net çizmekBağdâdî’nin eserinde dikkatçekmektedir. Ne düşman ne de dostolmayan “öteki”nin kimliğinin karakterözellikleri üzerinden anlatılması, Ehl-iSünnet ve Ehl-i Bid?at arasında varkabul edilen sınırların belirginleştirilmesiiçin kullanılmış argümanlardır.Bu çalışma, Bağdâdî’nin el-Far? adlıeserinde, Ehl-i Bid?atin fikir ve inançlarıüzerinden karakter özellikleri ve fizikiözelliklerinin ortaya konulduğu eleştirelyaklaşımın kodlarını anlamayıhedeflemektedir.Öğe Bir Osmanlı Vâizi Eğinli Rahmi Efendi’nin İman Meselesine Yaklaşımı(2022) Harputlu, Ahmet Selım; Sever, MehmetTopluma temas edebilmenin ve kitlelerin bilincini yönlendirebilmenin en işlevsel araçlarından biri olan vaazlar, bünyesinde mev'iza türü anlatıların yanı sıra İslâmî ilimlerin kelâm, fıkıh, tefsir gibi sahalarına dair bilgiler ihtiva eden metinlere dayanılarak icra edilmektedir. Bu yönüyle vaazlar ve kendilerine kaynaklık eden metinler, bazı kanıların aksine halkın birtakım hikayelerle oyalandırıldığı, hurafelerle zihinlerinin iğdiş edildiği telifler değil, yazıldığı dönemin dini, iktisadi, içtimâi ve kültürel problemlerinin göz önünde bulundurulmasıyla kaleme alınıp, cemiyetin tasavvurunu sahih din inancı çerçevesinde şekillendiren başyapıtlardır. Bu çalışma 19. asır İstanbul vâizlerinden Eğinli Rahmi Efendi'nin (ö.1327/1909) vaazlarından müteşekkil Tefcîru't-tesnîm fî kalbin selîm isimli eserinin analizini konu edinmiştir. Bu minvalde Eğinli’nin modern düşünce ile yüzleşen Osmanlı Müslüman toplumunun müntesiplerine, bilmeleri zaruri olan kelâmi esasları vaaz kürsüsünden açıkladığı tespit edilmiştir.Öğe Cemîl Sıdkî ez-Zehâvî’nin el-Fecru’s-Sâdık Adlı Eseri Özelinde Vehhâbîlik Eleştirisi(2023) İnal, İbrahim Hakkı; Sever, Mehmet18. 18. asrın ortalarında ortaya çıkan Vehhâbîlik, İslam düşüncesinde geleneksel dinî anlayışa tepkiselliği ile dikkat çeken bir akımdır. Kurucusu Muhammed b. Abdülvvehâb’ın görüşleri, bid‘at merkezli bir düşünceden hareketle, Müslüman toplumun yüzyıllara dayanan dinî anla- yışını inkâr etmek üzere inşâ edilmiştir. Bu doğrultuda Vehhâbîlik, küfür alameti kabul ettiği kurum ve yapıları ortadan kaldırmayı yapısal bir karaktere dönüştürmüştür. Bu çalışma, Vehhâbîliğin Irak’taki faaliyetlerinden rahatsız olan Iraklı şâir Cemîl Sıdkî ez-Zehâvî’nin (ö. 1936) Vehhâbîlik hakkında eleştirel risâlesini incelemektedir. Zehâvî, Vehhâbîliğin tarihi kö- kenini ortaya koymak; siyasi ve dinî alandaki faaliyetlerini eleştirmek için yazdığı el-Fecrü’s- Sâdık adlı eser ile bu dinî hareketin bilinmeyen yönlerini açıklamaya çalışmıştır. Eser, muhte- vası itibarıyla şirk, bid‘at, tevessül ve tekfir gibi Müslüman toplumun gündemini meşgul eden konuları incelemiştir. Reddiye türü olan eser, içerik yönünden Vehhâbîlik hakkında yazılan ilmî çalışmalarda önemli bir kaynak olarak dikkat çekmektedir. Çalışmada metin tahlîli yön- temi kullanılarak, Zehâvî’nin ortaya koyduğu teorik ve tarihsel eleştiri ortaya çıkarılmaya ça- lışılacaktır. Zehâvî’ye göre Vehhâbîlik dinî olmaktan daha çok siyasi hedefler uğrunda araç- sallaştırılmış bir harekettir. Temeli Hâricî düşünceye dayanan bu yapının sosyolojik zemini kabile tassubuna dayanmakta, ötekine karşı tepkisellliği barındırmaktadır.Öğe Criticism of W?hhabism in Jamil Sidqi al-Zah?wi's al-Fajr al-S?diq(Anadolu Ilahiyat Akademisi, 2023) Inal, Ibrahim Hakki; Sever, MehmetWahhabism, which emerged in the mid-18th century, is a movement that draws attention with its reactivity in Islamic thought. The views of its founder, Muhammad b. 'Abd al-Wahhab, were built to deny the centuries-old religious understanding of the Muslim community, based on a bida'-centered thought. In this direction, Wahhabism has transformed the elimination of institutions and structures that it regards as signs of disbelief into a structural character. This study examines the critical treatise on Wahhabism by the Iraqi poet Jamil Sidqi al-Zahawi (d. 1936), who was disturbed by its activities in Iraq. Zahawi wrote al-Fajr al-Sadiq to reveal the historical origins of Wahhabism and criticise its political and religious activities, and tried to explain the unknown aspects of this religious movement. The work, in terms of its content, has examined the issues that occupy the agenda of Muslim society such as shirk (polytheism), bida' (heretical innovation), tawassul (request), and takfir (excommunication). The work, which is a refutation, draws attention as an important source in scholarly studies on Wahha-bism in terms of its content. In this study, the theoretical and historical criticism put forward by Zahawi will be tried to be revealed by using the textual analysis method. According to Zahawi, Wahhabism is a movement instrumentalised for political rather than religious pur-poses. The sociological basis of this structure, which is based on Kharijite thought, is based on tribalism and contains reactionism against the other.Öğe CUMHURİYET DÖNEMİ ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCE TARİHÇİLİĞİNDE İTİKADÎ VE SİYASÎ İSLAM MEZHEPLERİ: MEHMED ALİ AYNÎ’NİN GÖRÜŞLERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ(2020) Sever, Mehmetİtikadî ve siyasî İslam mezhepleri, İslamdüşünce tarihinin en önemli aktörleridir. Ortaya çıkış süreçleri, temsilcilerive fikirleri ile düşünce tarihimizi oluşturan yapı taşları ve düşünceye yön verenakımlar olmuşlardır. İslamî literatürünfarklı alanlarında mevzu edilen itikadîve siyasî İslam mezhepleri, OsmanlıDevleti’nin modernleşme süreci ve sonrasında modern Türkiye’nin kuruluşudöneminde yapılan çağdaş düşüncetarihi çalışmalarında önemli bir konuolmuştur. Bu bağlamda çağdaş düşünce tarihçilerimizden olan Mehmed AliAynî, Osmanlı Devleti’nde bir bürokratve üniversite hocası olarak görev yapmış önemli bir düşünürdür. Felsefetarihi ve felsefe konularının yanı sıraİslam düşünce geleneğinin yapı taşıolan âlimler, düşünürler ve mezheplerhakkında eserlerinde değerlendirmelerde bulunmuş bir entelektüeldir. Milliyetçilik akımının etkisiyle ulus devletmodelinin uygulanmaya başladığı birdönemde Osmanlı ilim mirasının yenidöneme aktarılması noktasındaAynî’nin eserlerinden hareketle görüşlerinin ortaya konması, çağdaş mezheplertarihi yazıcılığının oluşum aşamasındaki eğilimleri görmek açısındanönemlidir.Öğe Makrîzî’nin İsmâilî Fâtımî Halifelerin Nesebi Hakkındaki Görüşlerine Dair Bir Değerlendirme(2024) Sever, MehmetKuzey Afrika, Mısır ve Suriye’de 909-1171 yılları arasında hüküm süren İsmâîlî Fâtımîler, Sünnî Abbâsî hilâfetinin en büyük siyasal rakibi olmuştur. Hâkim oldukları coğrafya üzerinde tesis ettikleri iktidarın temel dayanaklarından biri de şüphesiz Ehl-i Beyt mensubu oldukları yönündeki iddialarıdır. Buna rağmen imâmetlerinin meşrûiyet zeminini oluşturan Hz. Fâtıma soyundan olmaları yönündeki tezleri dönemin birçok tarihçisi tarafından kabul edilmemiştir. Nesebî aidiyetin toplumun zihin dünyasını şekillendirme ve meşrûiyeti temellendirmedeki etkisi muhâlif Abbâsî iktidarının da dikkatinden kaçmamış, Fâtımîler’in soy ağacında uydurma ve tahrifin olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu bağlamda tarihçilerin mezhebi aidiyetlerinin de etkisi altında kalmalarıyla tarihsel süreçte bazı tartışmalar yaşanmıştır. Orta Çağ İslam tarihçiliğinde en önemli yazarlardan biri ve tarihin farklı dallarında birçok eser kaleme almış olan Makrîzî, bu tartışmaya ışık tutacak hacimli bir eser de yazmıştır. Alışılagelmiş Sünnî tarih tasavvurunun dışında olaylara farklı yönlerden bakabilmeyi başarabilmiş olan Makrîzî İtti?â?u’l-?unefâ adlı eserinde Fâtımîler tarihini bütün yönleri ile incelemiştir. Makrîzî, objektif olma anlayışını yansıtmaya çalıştığı eserinde dönemin hâkim anlayışına göre “öteki” durumunda olan Fâtımîlerin neseplerinin sahih olduğunu ispatlamaya çalışması, onun Şiîlikle ithâm edilmesine de sebebiyet vermiştir. Bu noktada Abbâsî halifesinin varlığı üzerine inşâ edilmiş Memlükler döneminde Fâtımîler’in tarihini farklı bir tarzda yazabilmek, Memlük tarihçiliğinin farklı yönlerini görebilmek adına çarpıcı bir örnektir. Çalışmamız Makrîzî'nin temel eserleri merkezinde araştırma ve yayın etiğine uygun olarak yapılmıştır.Öğe Religious School Identity and Socio-Political Criticism of Bahlul Dana in terms of His Humorous Stories(Dinbilimleri Akad Arastirma Merkezi, 2020) Sever, MehmetSomeone with sense of humour reveals this characteristic of his in stories and narrations. Parables and humorous stories take an important place in terms of expressing thoughts and beliefs, and of showing the negative aspects of imaginations of religion and world, which are objected to. Especially in relation to people's transmitting their own religious school's understanding, stories and parables constitute the most important material in order to maintain continuity of ideas and beliefs in the historical process. The events experienced by remarkable figures in history are transmitted in story form, and belongingness to religious schools has been reconstructed through new stories and parables in time. In this sense, Bahlul Dana, who is a historical personage, is a person that became famous in the memory of Muslims with his jokes and stories. However, the criticism observed in his jokes caused him to be alleged as a member of Shi'a. It is important to analyse some rumours suggested about his being a Shi'ite and to reveal his identity of religious school in terms of understanding sociopolitical criticism and opposition tradition in Islamic thought.Öğe Şevâhidü’n-Nübüvve Adlı Eseri Bağlamında Abdurrahman Câmi’nin Ehl-İ Beyt Tasavvuru Ve Ehl-İ Beyt’in Emeviler’leİlişkilerine Dair Bazı Görüşleri(2020) Sever, MehmetAbdurrahman Câmî (ö. 898/1492) İslam düşünce geleneğinin önemli simalarından biri olarak kabul edilmektedir. Kelam, felsefe, Arap grameri ve menkıbeler üzere telif ettiği eserler ile birlikte, Arapça ve Farça mesnevilerden oluşan Dîvân’ı, İslam düşüncesinin vazgeçilmez klasikleri arasına girmeyi başarmıştır. Aldığı klasik eğitimin yanı sıra İbn Arabî düşüncesi ile Nakşiliği benimsemiş olması, eserlerinde kelâmî, felsefî ve dilsel yaklaşımlarla beraber tasavvufî geleneğin izlerinin görülmesini sağlamıştır. Bu bağlamda Câmî, Eş’arî geleneğin içinde Ekberî ve Nakşî anlayışın bir sentezini yapmaya çalışmış bir âlim olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışma Sünni bir mütekellim ve şair olan Câmî’nin Ehl-i Beyt hakkındaki tasavvurunu ve Emeviler dönemi siyasi ilişkilerini Şevahidü’n-Nübüvve adlı eserinden hareketle ortaya koymayı hedeflemektedir. Özellikle Câmi’nin yaşadığı dönem Timurlar dönemi iktidarının Sünnilik ve Şiilik arasında din politikalarının değişkenlik gösterdiği bir dönemdir. Bu bağlamda iktidarın farklı din politikaları izlemesi, mezhepsel gerginlikleri yatıştıramamış, toplumsal tartışmaları ve yaşanan kavgaları önleyememiştir.Özellikle Şiî grupların Ehl-i Beyt’in manevi otoritesi üzerinden “imamet” ve “kutsal hanedanlık” teorisini inşâ etmeyi istemesi, bu tartışmaları Ehl-i Beyt tasavvuru merkezine çekmiştir. Şiîlerin “ismet” ve” vasiyet” kavramları ekseninde ortaya koydukları “Ehl-i Beyt” tasavvuru, zamanla politik ve dini bir argümana dönüşmüş; Hulefâ-i Râşidîn başta olmak üzere sahabenin çoğunluğunu dışlayan bir tarih tasavvuru oluşturmuştur. Bu iddialara karşı Câmî, Ehl-i Beyt’in fazilet ve menkıbelerini, Şiiler’in iddialarının aksine yeni bir yoruma tabi tutmayı denemiş, iki mezhep arasında ortak bir “Ehl-i Beyt” tasavvuru ortaya koyma imkânını aramıştır.