Sosyoloji Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    Sosyolojik Açıdan Din ve Dini Gruplar
    (akademisyen, 2019)
    Din, kutsal, aşkın, doğaüstü ve ilahi bir güce bağlanma ya da inanç meselesi olarak insan davranışlarında etkileşimi sağlayan fenomendir. Bir inanç meselesi olarak takdim edilen söz konusu olgu, ifade edilenden daha fazlasıdır. Özellikle tüm tarihsel ve toplumsal süreçlerde bir inanma eylemi ile tezahür eden kurumsal yapı, çeşitli ibadet, ayin, tören ve tapınmalarla varlığını sürdürmüştür. Hangi din olursa olsun kutsal olan ile olmayan arasında bir sınırın keskin bir şekilde çizildiği algı ve tutumlara işaret edilmektedir. O halde atfedilen kutsallıklar dinlerin sınırlarını belirleme açısından bir perspektif sunmaktadır. Ancak tarihsel süreç içerisinde dinlerin kutsallık, gerçeklik ya da hakikat anlayışları ve genel olarak anlam dünyalarında önemli değişimler yaşanmıştır. Bu gerçek, toplumsal değişme ve din arasındaki ilişki ve etkileşimle gün yüzüne çıkmaktadır. Örneğin Aydınlanma felsefesi bu algı değişimine neden olan dönemlere en etkili örnek olarak gösterilmektedir. Çünkü Aydınlanma dönemi hem sosyoloji öncesi en zengin dönem olma hüviyetine sahiptir hem de Tanrısal akıl ve doğa anlayışına karşı yeni fikir hareketlerinin oluşumuna katkıda bulunmuştur. Özellikle akıl, birey ve bilime olan ısrarla vurgu, gerçekliğin merkezine tanrısal iradenin yerine birey iradesini yerleştirmekle sonuçlanmıştır. İyi, doğru ve güzelin artık akla göre tanımlandığı bu süreç içerisinde din ve dinle ilgili teori ve pratiklerin yeni boyutlar kazanmasına neden olmuştur. Aydınlanma dönemi itibarı ile ortaya çıkan fikir hareketleri (muhafazakârlık, liberalizm, radikalizm) devrimlerin ortaya çıkardığı sonuca yeni anlamlar yüklerken aynı zamanda dinle ilgili anlam dünyasına da yeni boyutlar kazandırmıştır. Din ve onunla ilgili genel çerçevenin toplumsal yapı ile bağlantılı olması, dinin, sosyoloji biliminin ortaya çıkmasını sağlayan isimlerin de ilgi alanına girmesine neden olmuştur. Simon’dan Marx’a sosyoloji bilim kurucuları toplumsal yapı ve sosyal eylem noktasında din ile ilgili çeşitli yorumlar getirmiştir.
  • Öğe
    YAŞLI AYRIMCILIĞINA FARKLI BİR BAKIŞ
    (iksad publishing house, 2019)
    Yaşlılık, toplumsal olarak tanımlanan ve kültürden kültüre değişiklik gösteren göreceli bir kavram olmasına rağmen zaman içinde değişen biyolojik ve kronolojik tanımlamalara da konu olmaktadır. 1982 yılında Dünya Sağlık Örgütünün, 65 yaşı kronolojik yaş olarak yaşlılığın başlangıcı kabul etmesine (WHO, 1984) rağmen günümüzde bu tanım artık geçerliliğini yitirmiştir. Yaşlılarda ve toplumlarda görülen değişimlere bağlı olarak Dünya Sağlık Örgütü 2017 yılında yaş sınıflamalarında güncelleme yaparak 66-79 yaş aralığını “genç”, 80-99 yaş aralığını ise “yaşlı” olarak tanımlamaya başlamıştır (Word Bank, 2017). Bu sınıflandırmalara rağmen toplumların demografik yapılarındaki değişime bağlı olarak günümüzde yapılan yaş sınıflandırmalarının giderek bulanıklaştığı da söylenmelidir. Artık bu sınıflandırmalar biyolojik yaş ölçütünde ele alınamaz bir duruma gelmiştir (Bulut, 2015: 397).
  • Öğe
    Toplumsal Gruplar ve Grup İçi Süreçler
    (akademisyen, 2019)
    Issız bir adaya düşseniz yanınızda olmasını isteyeceğiniz üç şey nedir? Bu sorunun cevabını hayatta kalmak isteyen sıradan bir insan olarak cevapladığınızda, hayatınızı devam ettirebilecek eşyalar ve yiyeceklere odaklanmanız beklenir. Fakat bir sosyolog olarak yanınızda olmasını isteyeceğiniz şeyler neler olabilir? Sizden başka kimsenin olmadığı bir adada sosyolog olmanın bir anlamı olabilir mi? Sosyoloji bölümlerinde ve/veya derslerinde öğrencilere ilk olarak hazmettirilmeye çalışılan konulardan birisi, insanın sosyal bir varlık olduğu ve sosyoloğun da tek bir insanla değil toplumla ve insanlar arasındaki ilişkiler ile ilgilendiğidir. Sosyoloğu asıl ilgilendiren ve insanı anlamlı kılan şey diğer insanlarla kurduğu ilişkiler ve ürettiği kültürdür. Bu ilişkilerin ve üretimin kaynağı da insanın üyesi olduğu ve/veya olmadığı, büyük veya küçük toplumsal gruplardır.
  • Öğe
    TEMEL SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR VE EĞİTİM
    (Lisans Yayıncılık, 2020)
    Sosyoloji, temel olarak toplumu bir arada tutan unsurları, toplum-sal düzenin nasıl sağlandığını, toplumların geçirdikleri değişimleri, top-lumlar arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri, toplumların ilerleyen za-man içerisinde karşılaşabilecekleri durumları vb. bilimsel olarak açıkla-maya çalışır. Bu amaçlar doğrultusunda toplum ile ilgilenen sosyologlar, farklı bakış açıları nedeniyle farklı yaklaşımlara sahiptirler. Yani bütün sosyologlar genel olarak aynı amaçlara yönelik çalışmalar yapsa da fark-lı bakış açılarına, yaklaşımlara sahiptir. Sosyoloji disiplinine bakıldığın-da sosyologların temel olarak üç faklı yaklaşım içerisinde bulundukları görülmektedir. Bunlar; yapısal-işlevselcilik, çatışmacı yaklaşım ve sem-bolik etkileşimciliktir. Bu farklı yaklaşımların toplumu anlamak açısın-dan belirli noktalarda büyük kolaylıklar sağladığı görülmektedir. Bura-dan hareketle sosyolojide yer alan bu üç yaklaşımın birbirlerini tamam-ladıklarını belirtmek gerekmektedir. Diğer taraftan yaklaşımlar arasında birbirleri ile çatışan fikirlerin de bulunduğu görülmektedir. İşte bu bölüm, sosyolojide yer alan üç ana yaklaşımı ve eğitim sosyolojisi açısından önemli görülen Eleştirel Pedagojiyi ele alarak bu yaklaşımların eğitim ile ilgili görüşlerine yer vermeyi amaçlamaktadır. Bu sayede eğitim sosyolojisi içerinde yer alan konuların kuramsal temel-lerinin anlaşılması hedeflenmektedir.
  • Öğe
    DİNİ GRUPLAR SOSYOLOJİSİ
    (Lisans Yayıncılık, 2020)
    Din toplum yaşantısında binlerce yıldır güçlü bir konuma sahiptir. Arkeolojik araştırmalar sonucunda bilinen bütün toplumlarda dinin şu ya da bu şekilde var olduğu görülmüştür. İlk toplumlarda bile açık bir şekilde dini semboller ve ayinlere ilişkin izlere rastlanmıştır. 40.000 yıl öncesinden beri din, insan toplumlarında bulunmakta ve insanların içinde yaşadıkları çevreleri nasıl algılayacakları ve çevreye nasıl tepki vereceklerini etkileyen önemli bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır (Giddens, 2013, s. 580). Binlerce yıllık geçmişi içinde din, varlığını devam ettirebilmek için toplumsal gruplara ihtiyaç duymuştur. Yani genelde toplum ve özelde dini gruplar olmadan dinin bir anlamının ve sürekliliğinin olması mümkün değildir. Sosyolojik anlamda dinin anlaşılması için toplumsal grupların ve dini grupların özelliklerinin kavranması gerekmektedir. Bu bölümün konusu da dini gruplardır. Bölümün amacı ise toplumsal grupların özelliklerini, bireylerin gruplara katılma nedenlerini sosyolojik ve sosyal psikolojik açılardan irdeleyerek dini grupların özelliklerini ve çeşitlerini ayrıca yeni dini hareketleri ele almaktır.
  • Öğe
    İŞÇİ SINIFINA MENSUP KADINLARDA STATÜ TÜKETİMİ OLARAK SÜRÜCÜ BELGESİ
    (2019)
    Çalışma, işçi sınıfına mensup kadınların kimlik oluşum ve dönüşüm süreçleriyle, sürücü olma istekleri arasındaki ilişkiyi, statü tüketimi kavramı çerçevesinde açıklamayı amaçlamaktadır. Yapılan çalışma ile sürücü belgesine sahip olmanın işçi sınıfına mensup kadınlar tarafından nasıl anlamlandırıldığı ve hangi açılardan önemli görüldüğü ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmada Yenikent’te (Ankara/Sincan) yaşayan 30-55 yaş aralığında, işçi sınıfına mensup 42 kadın ve sürücü kursunda görev yapan 5 yönetici/öğretmen katılımcı ile yapılan yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden elde edilen veriler kullanılmıştır. Çalışmada, sürücü belgesinin, işçi sınıfına mensup kadınların hem bilişsel hem de psiko-motor becerilerini etrafındaki insanlara gösterebilmeleri açısından büyük bir sembolik değer taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. Bununla beraber işçi sınıfına mensup kadınların, gerçekte sahip olmadıkları “eğitimli, başarılı ve/veya zengin kadın” statülerini, bu statülerin sembollerinden biri olarak kabul ettikleri sürücü belgesinin tüketimi ile çevrelerindeki insanlara göstermeye çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır. İşçi sınıfına mensup kadınlar, bu statü tüketimi sayesinde özsaygılarını yükselttiklerini ve toplumsal onay aldıklarını belirtmişlerdir.
  • Öğe
    Sır Dizilerinde Yer Alan Adil Dünya İnancı
    (2019)
    Yapılan bu çalışma, “sır dizileri” olarak adlandırılan televizyon programlarını konu edinmektedir. Çalışmanın amacı, sır dizilerinde yer alan içeriklerin barındırdığı adil dünya inancının izlerini ortaya çıkarabilmektir. Çalışmada içerik analiz yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın örneklem grubunda yer alan “Kalp Gözü” adlı dizinin 16 bölümü analiz edilerek bulgulara ulaşılmıştır. Verilerden elde edilen bulgular, bölüm içeriklerinde dini sembol ve ritüellerin kullanımının sınırlı olduğunu göstermektedir. Dizide dini sembol ve ritüel kullanımı yerine bölüm içeriklerinde yer alan alt metinler ve kullanılan motifler aracılığıyla dini bir etki oluşturulmaya çalışıldığı görülmektedir. Çalışmada ele alınan televizyon programının insanlarda hâlihazırda var olan güven ve beklenti ihtiyaçlarına odaklanarak, gündelik yaşam içerisinde adil dünya inancının yerleşmesine ve/veya pekişmesine kaynak oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır
  • Öğe
    TOPLUMSAL KİMLİK OKURYAZARLIĞI
    (2019)
    Bu çalışma modern ya da postmodern dönem olarak kabul edilen günümüz dünyasında yaşayan bireylerin toplumsal kimliklerini konu edinmektedir. Çalışma, toplumsal kimlik konusunu teorik ve kavramsal bir perspektiften ele almaktadır. Çalışma, Lévi-Strauss’un bricolage (yaptakçılık) kavramına atıfta bulunarak kimlikleri, kimlik yaptakçılığı üzerinden ele alıp günümüz dünyasında kimlik oluşturma ve dönüşüm süreçlerinde, aktörlerin sahip oldukları bilgi, beceri ve yeterliliklerin önemine vurgu yapmaktadır. Buradan hareketle çalışma, toplumsal kimlik okuryazarlığı olarak kavramsallaştırılan bir kavramı literatüre kazandırmayı amaçlamaktadır. Çalışmada, toplumsal kimlik okuryazarlığı, toplumsal kimlikleri; tanıma, anlama, çözümleme; kimlikler arasındaki farklılıkları, uyuşmazlıkları ve benzerlikleri fark etme ve bunları kabullenme, diğer kimliklerle sağlıklı ilişkiler yürütebilme, kendi kimliğini oluşturma ve dönüştürme noktasında karşılaştığı sorunlarla baş edebilme ve sorunları çözebilme yeterliliği olarak tanımlanmıştır. Yapılan çalışma, kimlik ile yeterlilik, farkındalık, bilgi ve beceri arasında bir bağ kurması açısından öneme sahiptir.
  • Öğe
    Pozitif ve Negatif Yaşlı Ayrımcılığı Ölçeği (PNYAÖ) Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması
    (2018)
    Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerin yaşlılara ilişkin tutumlarını belirlemeye yönelik bir ölçek geliştirmektir. Yaşlı ayrımcılığının tüm boyutlarını kapsayacak biçimde 31 ifade oluşturulmuş ve 400 üniversite öğrencisine uygulanmıştır. Verilerin analizinde, AFA ve DFA kullanılmıştır. Ölçeğin güvenilirliğine ilişkin bilgi edinebilmek amacıyla Cronbach Alfa katsayıları değerleri hesaplanmıştır. AFA analizi ile faktör yük değerleri 0,32 değerinin altında çıkan maddeler çıkarılarak ölçek oluşturulmaya çalışılmış ve 8 madde ölçekten çıkarılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliği çalışması için DFA yapılmış ve iki faktörlü bir ölçek elde edilmiştir. Analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre; RMSEA 0.062, NNFI 0.90 ve CFI 0.91 olarak elde edilmiştir. Bu değerler alt faktörler ile ölçek arasında iyi düzeyde uyum olduğunu göstermiştir. Ölçeğe ait genel Cronbach Alfa (0,801) kat sayısına göre, ölçeğin oldukça güvenilir düzeyde olduğu söylenebilir.