Yazar "Pabuçcu, Hakan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe BORSA ENDEKSİ HAREKETLERİNİN MAKİNE ÖĞRENME ALGORİTMALARI İLE TAHMİNİ(2019) Pabuçcu, HakanFinansal zaman serilerinin barındırdığı belirsizlik, kaotik hareketler yanında doğrusal olmayandinamik yapı, tahminleri oldukça güçleştirmektedir. Borsa endekslerinin politik değişimler,ekonominin genel görünümü, yatırımcıların beklenti ve yatırım tercihleri ve diğer endekslerinhareketleri gibi birçok makroekonomik faktörden etkilenmeleri, endeks tahminlerini oldukça zorancak bir o kadar da çekici kılmaktadır. Borsa endeksi hareketleri ve geleceğe dönük tahminlerüretmede makine öğrenme algoritmalarının başarılı oldukları bilinmektedir. Bu çalışmada BIST 100endeksi hareketlerinin yönünün tahmin edilmesi problemi ele alınmıştır. Üç farklı makine öğrenmealgoritması olan yapay sinir ağları, destek vektör makineleri ve naive Bayes sınıflandırıcı algoritmasıkullanılmış ve performansları karşılaştırılmıştır. Borsa endeksi tahminleri için kullanılan on teknikgösterge modeller için girdi olarak kullanılmıştır. Veri seti 2009-2018 periyodunu kapsayan günlükkapanış değerlerini içermektedir. Analiz sonuçları, her üç modelin de borsa endeks hareketleriniyakalamada kullanılabilir olduğunu, yapay sinir ağı algoritmasının ise daha iyi bir sınıflandırıcıolduğunu göstermiştir.Öğe Borsa Endeksi Hareketlerinin Tahmini: Trend Belirleyici Veri(2019) Pabuçcu, HakanBu çalışma BIST 100 borsa endeksinin negatif ve pozitif yönlü hareketlerinin tahmin edilmesini konu edinmektedir. Yapaysinir ağı, destek vektör makinesi ve naive Bayes algoritmasının tahmin performansları karşılaştırılmaktadır. Analizler ikiaşamalı olarak yapılmaktadır. Birinci aşamada tahmin modellerinde girdi olarak kullanılacak dokuz adet teknik gösterge,borsa endeksi açılış, kapanış, en yüksek ve en düşük fiyatlar, kullanılarak hesaplanmakta ve sürekli olan bu teknikgöstergeler barındırdıkları trende göre kategorize edilerek yeni bir veri seti oluşturulmaktadır. İkinci aşamada ise, trendbelirleyici veri seti girdi olarak kullanılmakta ve seçilen üç makine öğrenme algoritması kullanılarak tahminleryapılmaktadır. BIST 100 veri seti 2009-2018 Aralığını kapsayan günlük kapanış fiyatlarını içermektedir. Analizlerle,destek vektör makineleri algoritmasının en iyi sınıflandırıcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, daha önceki benzerçalışmalarla karşılaştırmalar yapılarak gerek kullanılan veri seti gerekse tahmin modellerinin etkileri tartışılmaktadır.Öğe DEMOGRAFYA, İLETİŞİMDE KADER MİDİR? ÖN LİSANS VE LİSANS DÜZEYİNDEKİ ÖĞRENCİLERİN SÖZLÜ İLETİŞİM BECERİLERİNİN DEMOGRAFİK DEĞERLENDİRMESİ(2022) Kömür, Gökhan; Keskin, Savaş; Pabuçcu, HakanBu araştırma, iletişim araştırmalarında güçlü bir determinist paradigma olan demografi etkisinin çağdaş dünyada geçerliğini yitirmeye başladığı varsayımını, Bayburt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin iletişim becerileri özelinde test etmektedir. Özellikle sağlıkla ilgili mesleklerde iletişim becerilerinin yoğun olarak kullanılması bu alandaki meslek sahiplerinin iletişim becerilerinin yüksek olmasını gerektirmektedir. Birçok beceri için temel oluşturan iletişim becerileri bireyler tarafından öğrencilik yıllarında daha aktif bir şekilde geliştirilebilmektedir. Öğrencilerin bu yıllarda almış oldukları dersler ile beraber, olaylar karşısında yaşayarak, duyarak ve görerek edinmiş oldukları tecrübeler, iletişimlerini etkili kılabilecek yeteneklerin kazanılmasına imkân sağlamaktadır. Günümüzde icra edilen mesleklerin birçoğu insan ilişkilerinin yoğun olduğu ve iletişime açık ortamlarda gerçekleşmektedir. İletişim teknolojilerindeki yükselişle birlikte sözel iletişim becerilerinin dijital sistemlerle yöndeşmesi, coğrafi ve demografik bağlayıcılığın da sorgulanması gerektiğini açığa vurur. Uzunca bir dönem ‘kader’ olarak tanımlanan coğrafyanın misyonunu modern zamanda üstlenen “demografya”, hâlâ etkin bir kavrayış odağı olarak iletişim bilim araştırmalarının merkezinde yer alırken artık psikografi ağırlıklı bir anlayışa geçilmesi gerektiği tezi, bu araştırmanın temel dayanağıdır. Yükseköğretimde bir ihtiyaç olan iletişim becerileri tasarımı için gerekli olan altyapı araştırmalarında psikografi temelli düşüncenin daha doğru bir düşünce olacağını tanıtlamak için test gerçekleştirilen anket çalışmasında, demografik bağımsız değişkenler temelinde 7 hipotez sınanmış ve demografyanın genel olarak anlamlı farklılığa neden olmadığı saptanmıştır. Bu sonuç, tarama modelli saha çalışmalarında psikografik tasarıma daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğine dair bir ön tespittir.Öğe EVALUATIONING LEADERSHIP STYLES WITHIN THE SCOPE OF RENSIS LIKERTS SYSTEM-4 MODEL BY USING FUZZY AHP APPROACH1(2015) Kahya, Cem; Pabuçcu, HakanLiderlik ve liderlik süreci, başarıya giden yolda örgütler için çok önemli faktörlerdir. Özellikle günümüz dünyası, tüm alanlardaki örgütler arasında şaşırtıcı mücadelelerle karşı karşıya kaldığından, şimdiki örgütler her zamankinden daha fazla liderlere ihtiyaç duymaktadırlar. Bundan dolayı, bu çalışmanın amacı, Likertin Sistem-4 Modeli kapsamında liderlik tarzlarının bulanık AHP Yaklaşımı kullanılmak suretiyle belirlenmesidir. Çalışmada Bu amaçla, Bayburt Üniversitesinde çalışan toplam 12 akademik yönetici arasında ankete dayalı bir alan araştırması yürütülmüştür. Böyle bir çalışmanın bir üniversite örgütünde yapılmasının nedeni ise, üniversitelerin, ülkelerin geleceklerini şekillendiren yerler olmaları nedeniyle tüm ülkeler için çok önemli örgütler olmalarıdır. Bu çalışma, giriş, amaç, kapsam, metod, problem, kısıtlar, literatür taraması, bulgular ve sonuç olmak üzere çeşitli kısımları içermektedir. Çalışma ile ilgili olarak daha detaylı bilgiler vermek gerekirse; bu çalışmada Rensis Likertin Sistem-4 Modeli dikkate alınmıştır. Söz konusu bu model, dört adet liderlik tarzı içermektedir. Bunlar: İstismarcı Otokratik Lidelik Tarzı, Yardımsever Otokratik Liderlik Tarzı, Danışmacı Yönetim Liderlik Tarzı ve Katılımcı Grup Liderlik Tarzıdır. İstismarcı otokratik liderlik tarzında yönetici, astlarına hiç güvenmez ve örgüt ile ilgili tüm kararlar, üst yönetim tarafından alınır. Yardımsever otokratik liderlik tarzında yönetici, astlarına biraz güvenir ve bazı rutin karakterli örgütsel konular ile ilgili kararlar, hiyerarşinin alt kısımları tarafından alınabilir. Danışmacı yönetim liderlik tarzında yönetici, astlarına karşı kabul edilebilir bir güven sahibidir, ancak tam olarak astlarına güvenmez. Bu tarz bir liderlik anlayışına sahip olan yönetici, önem derecesi düşük olan örgütsel konular ile ilgili kararların, hiyerarşinin alt basamaklarında alınmasına izin vermektedirler. Son olarak, katılımcı grup tarzı bir liderlik anlayışına sahip olan yönetici, astlarına tamamıyla güvenmekte ve tüm hiyerarşik düzeylerde yer alan astlarını, örgütsel konular ile ilgili karar alma sürecine dahil etmektedir. Söz konusu bu liderlik tarzlarının etkinliği ve başarısı, 1den 4e kadar düşmektedir. Diğer bir ifadeyle, örgütsel süreçlerde en etkisiz ve başarısız liderlik tarzı, istismarcı otokratik liderlik tarzı iken, aksine en etkili ve başarılı olan liderlik tarzı ise, katılımcı grup liderlik tarzı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, araştırmanın evreni olarak seçilen Bayburt Üniversitesinde farklı bölümlerin başkanlık görevini yapan 12 akademik yöneticinin hangi liderlik tarzını sergiledikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu akademik yöneticilere, Rensis Likert tarafından geliştirilen anket formunda yer alan Liderlik Süreci, Motive Ediciler, İletişim Süreci, Karar Alma Süreci, Amaçları Belirleme ve Kontrol Süreci değişkenleri kapsayan ifadelerden oluşan sorular yöneltilmiştir. Aynı zamanda, bu değişkenler, çeşitli alt değişkenleri de içermektedir. Bunlar: Liderlik Sürecinin alt değişkenleri olan Astlara Güven, Astların Konuşma Özgürlüğü, Astların Fikirlerine Danışma değişkenleri; Motive Edicilerin alt değişkenleri olan Tehdit, Cezalandırma, Ödüllendirme, Katılımcılık (Karar Almada Katılım), Sorumluluk, Grup Çalışması değişkenleri; İletişim Sürecinin alt değişkenleri olan Aşağıya Bilgi Akışı, Yukarıya Bilgi Akışı, Hem Aşağıya, Hem de Yukarıya Bilgi Akışı, Hem Aşağıya, Hem Yukarıya, Hem de Yanlara Bilgi Akışı değişkenleri; Karar Alma Sürecinin alt değişkenleri olan Üst Yönetim Kararı ve Astların Karar Almaya Katılımı değişkenleri, Amaçları Belirlemenin alt değişkenleri olan Emir Verme, Astların Fikirlerini Aldıktan Sonra Emir Verme, Tartıştıktan Sonra Emir Verme ve Grup Kararı (Kriz Dönemleri Hariç) değişkenleri ve son olarak Kontrol Sürecinin alt değişkenleri olan Üst Yönetim Kontrolü, Yasal Örgüt Kontrolü, Yasal Olmayan Örgüt Kontrolü ve Performans Değerlendirme değişkenleridir. Söz konusu bu temel ve alt değişkenlerden yararlanılmak suretiyle Rensis Likertin liderlik tarzları (istismarcı otokratik, yardımsever otokratik, danışmacı ve katılımcı grup), Bulanık AHP Yaklaşımı kullanılarak ağırlıklandırılmış ve yöneticiler arasında en çok tercih edilen liderlik tarzının katılımcı grup tarzı liderlik anlayışı olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe İYİ YÖNETİŞİM İLKELERİ BAĞLAMINDA KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU: KAMU GÖREVLİLERİ ALGISI(2018) Pabuçcu, Hakan; Kırçoğlu, TülayGünümüzde bireyin yönetim karşısında kazandığıhaklardan biri iyi yönetişim hakkıdır. İyi yönetişimilkelerinin tesis edilmesi için Kamu DenetçiliğiKurumu’nun kurulması, yönetimin iyi niyetli biradımıdır. Nitekim Kamu Denetçiliği Kurumu’nuntemel felsefesi devlete karşı vatandaşı koruyarakidarenin iyi işleyişini sağlamak ve yönetişim ilkelerininuygulanmasını gözetmektir. Yönetişim ilkeleriniuygulayacak olan kamu görevlilerinin kurum hakkındaalgısı ve memnuniyeti bu araştırmanın temelsorunsalıdır. Bu araştırma sorusundan yola çıkarakKDK’nın görev alanına giren kurumlarda görevyapan kamu görevlilerinden oluşan bir örneklembelirlenmiştir. Türkiye geneli yapılan araştırmada1120 kamu görevlisine anket uygulanmıştır. Analizlersonucu elde edilen bulgular KDK yönetimiylepaylaşılmış ve tartışılmıştır. Sonuçlara göre kamugörevlileri, kurumu yüksek oranda tanımakta veolumlu algı sergilemektedir. Kurum hakkında algıve memnuniyet arasında yüksek düzeyde pozitifyönlü bir ilişki vardır. Demografik değişkenler açısındanelde edilen sonuçlarda ise kurum algısı yaşgrupları açısından önemli farklılıklar göstermektedir. KDK’ya göre kurumun önündeki en önemliengel, ülkemizde hak arama kültürünün yaygınolmaması ve kurumun tanınmamasıdır.Öğe Kamu Sağlık Harcamaları-İşgücü Verimliliği İlişkisi: Sinirsel Bulanık Yaklaşım(2020) Durmaz, Atakan; Pabuçcu, Hakanİşgücü verimliliği kavramı iktisat literatüründe çok önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple işgücüverimliliğinin belirleyicileri ve etkileri üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada ise genelolarak kabul görmüş belirleyici değişkenlerin etkileri araştırılmıştır. Çalışmada G20 ülkeleri için1997-2018 dönemini kapsayan veri seti kullanılmış ve yapay sinir ağı-bulanık mantık hibritmodellerinden olan ANFIS ile ilgili belirleyici değişkenlerin uzun dönemli etkileri tartışılmıştır.ANFIS model öğrenebilme ve güçlü karar verme yeteneğine sahip olan ve değişkenler arasındakidoğrusal olmayan ilişkilerin tespitinde sıklıkla kullanılan güçlü bir yöntem olması nedeniyleseçilmiştir. ANFIS modelin tespit edilen ilişkilere ait eşitlikler sunmaması sebebiyle, modelinürettiği iki ve üç boyutlu grafikler vasıtasıyla belirleyicilerin uzun dönemli etkileri tespit edilmiş veyorumlanmıştır.Öğe Pazarlama Kaynaklarına En Uygun Rekabetçi Pazarlama Stratejisinin Belirlenmesi: Kış Turizmi Otellerine Yönelik Bir Uygulama(2015) Yılmaz, Mustafa Kemal; Başar, Enes Emre; Pabuçcu, Hakanşletmelerin rekabet avantajı elde etmelerinde, sahip oldukları pazarlama kaynakları belirleyici olmaktadır. Buradan hareketle bu çalışmada, kış turizmi kapsamında faaliyet gösteren otel işletmelerinin sahip oldukları pazarlama kaynaklarına en uygun rekabet stratejilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda, Doğu Anadolu Bölgesinde kış turizmi faaliyetleri yapılan illerde 3 yıldız ve üstü otel işletmelerinden 20 yönetici veya işletme sahibi ile görüşülmüştür. Elde edilen verilere, çok amaçlı karar verme yöntemlerinden olan analitik hiyerarşi süreci yaklaşımı (AHS) ve alternatiflerin önem sıralamasının yapıldığı bulanık TOPSIS yöntemi uygulanmıştır. Sonuçlar, işletmelerin rekabet avantajı sağlamalarında en çok etkisi olan pazarlama kaynağının müşteri ilişkileri kapasitesi olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, rekabetçi pazarlama stratejisi uygulamanın, farklılaşma stratejisi ile gerçekleşebileceği de araştırmanın diğer önemli sonucudur.Öğe Stratejik Kariyer Planlama: Bulanık Mantık Yaklaşımı(2019) Esmer, Yusuf; Pabuçcu, HakanStratejik kariyer planlama, bireyin hem içinde bulunduğu durumu hem de dışarıdaki (piyasa) durumunu analiz ederek birkariyer planlaması yapmasıdır. Bu bağlamda stratejik kariyer planlama 5 aşamadan oluşmaktadır. Birincisi; misyon vevizyonun belirlenmesidir. İkincisi; güçlü ve zayıf yönlerin belirlenmesidir. Üçüncüsü; tehdit ve fırsatların öngörülmesidir.Dördüncüsü; temel kariyer stratejilerinin belirlenmesidir. Son olarak temel kariyer stratejilerinin bulanık TOPSIS yaklaşımıile sıralanmasıdır Bu çalışmanın amacı lisansüstü eğitim gören üniversite öğrencilerine yönelik stratejik kariyerplanlaması yaparak öğrencilerin izleyeceği stratejileri belirlemek ve bu stratejileri önem derecesine göre sıralamaktır. Buamaç doğrultusunda Bayburt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı`nda lisansüstü eğitim gören vederslere aktif olarak katılan öğrencilere uygun olarak oluşturulan stratejik kariyer planlama formu vasıtasıylaöğrencilerin görüşleri alınmıştır. Soru formunda öğrencilere misyon, vizyon, güçlü ve zayıf yanları ile tehdit ve fırsatlarısorulmuştur. Çalışmanın analiz aşamasında öncelikle öğrencilerin misyon ve vizyon bulguları ile SWOT analizi bulgularıkullanılarak 4 tane strateji belirlenmiş sonrasında bu stratejiler 3 uzman tarafından puanlanmıştır. Puanlanan stratejilerbulanık TOPSIS yaklaşımı ile sıralanmıştır. Analiz sonucunda “Kamuda ya da özel sektörde yönetici olma” stratejisi enuygun strateji olarak belirlenmiştir. Bu sonuca göre işletme programı yüksek lisans öğrencilerinin kamu ya da özelsektördeki bir kurumda yönetici olmaya daha yatkın oldukları söylenebilir.Öğe Ülke Kredi Notlarının Makine Öğrenme Algoritmaları ile Tahmini(2019) Pabuçcu, HakanAmaç – Bu çalışmanın temel amacı makine öğrenme algoritmalarından yapay sinir ağları, sinirsel bulanık mantık denetim ve destek vektör makinelerinin ülke kredi notu tahminindeki başarılarını araştırmaktır.Yöntem – Araştırma problemi ülkelerin kredi puanlarının tahminini bir sınıflandırma problemi olarak ele almaktadır. Seçilen değişkenler ilgili algoritmalar için girdi olarak kullanılmış ve bu algoritmaların sınıflandırma başarıları araştırılmıştır. Kullanılan veri seti ülkelere ait 2016-2018 dönemini kapsayan üç yıllık güncel verilerdir.Bulgular – Kullanılan algoritmaların parametre seçimi için çok sayıda deneme yapılmış ve uygun parametre kümeleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, her üç modelin de tahmin başarısı yüksek olmakla birlikte çok güçlü bir sınıflandırma algoritması olan destek vektör makineleri en iyi sonuçları üreten algoritma olmuştur.Tartışma – Tüm modellerin sınıflandırma başarısının kabul edilebilir olduğunu, kredi notu tayini için kullanılabilecek modeller olduklarını söylemek mümkündür. Örneğin Leshno ve Spector, (1996) çalışmasında YSA modelinin doğru tahmin yüzdesi %72 olarak, Mohapatra, De, ve Ratha, (2010) çalışmasında %75 olarak, Blanco ve diğerleri (2013) çalışmasında ise %92,4 olarak gerçekleşmiştir. Literatürdeki çalışmalarla karşılaştırıldığında analiz sonuçlarının başarılı olduğu görülmektedir.Öğe VOLATİLİTENİN MODELLENMESİ VE ANFIS MODEL İLE BIST100 GETİRİ TAHMİNİ(2018) Pabuçcu, Hakan; Değirmenci, NurdanHisse senedi piyasası volatilitesi finans literaturunde önemli bir konu olarak ele alınmakta ve herhangi bir menkul kıymetin fiyatında meydana gelen ani değişkenlik olarak tanımlanmaktadır. Volatilite, ortaya çıkabilecek olası değişkenlikler doğrultusunda finansal piyasalarda yatırımcıların karar alma sureçlerini etkileyen belirsizliği de temsil etmektedir. Birçok ulkede, özellikle gelişmekte olan finansal piyasalarda gerek yatırımcılar gerekse politika yapıcılar artan risk ve belirsizlik problemleri ile sıkça karşılaşmaktadır. Buna bağlı olarak volatilitenin dikkate alınması özellikle yatırımcıların uzun dönemli yatırım kararlarında finansal varlıkların getirilerini tahmin edebilmeleri için oldukça önemlidir. Herhangi bir finansal varlığa ait getirinin değişkenliğini ifade eden volatilite, finansal varlıkların getirilerini tahmin etmede de çok önemli bir yere sahiptir. Bu çalışmada Borsa İstanbul100 (BIST100) endeksi kullanılarak Turkiye hisse senedi piyasası volatilitesi ve hisse senedi piyasa endeksinin asimetrik etki gösterip göstermediği GARCH-EGARCH modelleri kullanılarak araştırılmıştır. BIST100 endeksinin barındırdığı belirsizlik ve kaotik (duzensiz) davranışları geleneksel yöntemlerle tahmin etmek bir başka ifade ile riski yönetmek oldukça guç olmaktadır. Bu sebeple, çalışmada hisse senedi getirisinin tahmin edilmesi için belirsizliği modellemede yaygın olarak kullanılan bulanık mantık ve sinir ağı hibrit modeli uygulanmıştır. Çalışmada kullanılan veri seti 2009-2017 dönemine ilişkin gunluk hisse senedi kapanış fiyatlarını kapsamaktadır. Yapılan kapsamlı literatur araştırması sonucu volatilitenin tahmini ve devamında bulanık mantık temelli yaklaşımların kullanıldığı bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu sebeple çalışmanın özgun bir değere sahip olduğu duşunulmektedir.Öğe YAPAY SİNİR AĞLARI İLE CO2 EMİSYONU TAHMİNİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ(2016) Pabuçcu, Hakan; Bayramoğlu, TurgutKalkınma ve çevre ilişkisi vurgulanmaya başlandığı günden beri gündemdendüşmemiştir. Bunun en somutlaşmış hali 2015 yılında düzenlenen Paris İklimZirvesi’dir. Sözleşmeye taraf olan diğer ülkeler gibi Türkiye’de sera gazı salımdeğerlerini artıştan azalış yöntemi ile azaltmayı taahhüt etmiştir. Diğer yandan Türkiyegelişmekte olan bir ülke olarak enerji üretimini ve tüketimini artırmak zorundadır.Büyüme ise beraberinde çevre kirliliği getirmektedir. Çevre kalitesi karbondioksit (CO2)gibi zehirli gazların çevreye bırakılması ile oluşmaktadır. Zehirli gaz emisyonunun enönemli kaynakları ise enerji üretimi ve tüketimi, endüstriyel üretim, seyahat için enerjitalebinden oluşmaktadır. Diğer nedenler bunların yanında kirletici olarak zayıfkalmaktadır. Bu sebeple bu çalışmada AB-28 ülkeleri ile Türkiye’nin gelecekte sera gazısalım değerlerini tahmin etmede beşer yıllık olmak üzere 1990-2030 yılları arası nüfus,GSYH, enerji üretimi ve tüketimi, ulaşım için enerji kullanımı ve sera gazı salımmiktarları kullanılmıştır. Tahmin konusunda başarılı sonuçlar veren Yapay Sinir AğlarıModeli (YSA) ile Türkiye’nin 2020-2025-2030 yılları için CO2 eş değeri salım miktarlarısırası ile 740,33 Milyon Ton (Mt), 1039,32 Mt ve 1244,13 Mt bulunmuştur. Bulunan busonuçların Türkiye’nin Paris İklim Zirvesi’nde 2030 yılı için taahhüt ettiği 929 Mt CO2eşdeğeri salım miktarından fazla olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye’nin taahhütünü yerinegetirebilmesi için enerji verimliliğini artırması ve yenilenebilir enerjilere geçiş yapmasıgerekmektedir.Öğe YAPAY SİNİR AĞLARI VERİ ÖN İŞLEMESİ: ZAMAN SERİSİ TAHMİNLEMESİ İÇİN GEREKLİ MİDİR?(2017) Pabuçcu, HakanYapay sinir ağları zaman serisi tahmini problemlerinin çözümünde sıklıkla kullanılan modellerdir. ARMA veya ARIMA gibi geleneksel zaman serisi tahmin modelleri ile karşılaştırıldıklarında da bazı avantajlara sahiptirler. Sinir ağları normal dağılıma uygunluk gibi değişkenlerin sağlaması gereken bazı istatistiksel varsayımların sağlanmasını gerektirmez. Bununla birlikte normalizasyon, trenden arındırma veya mevsimsel düzeltme gibi bazı veri ön işleme uygulamaları ile daha iyi sonuçların üretildiği de bazı çalışmalarda görülmektedir. Bu çalışmada, trend, mevsimsellik ve birim kök içeren zaman serilerine uygulanan veri ön işleme uygulamalarının tahmin sonuçlarına etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla, bazı değişkenlere ait aylık ve çeyreklik veriler kullanılarak doğrusal olmayan oto regresif (NAR) ve çok katmanlı algılayıcı (MLP) modellerinin tahmin performansları araştırılmıştır. Sonuçlara göre veri ön işleme uygulamaları arasında önemli farklılıklar tespit edilmekle birlikte, fark serileri ile oluşturulan MLP modellerinin en kötü sonuçları ürettiği açık bir şekilde görülmüştürÖğe Yeniliğin Belirleyicileri: Yatay Kesit Veri Analizi(2017) Pabuçcu, Hakan; İmamoğlu, İlyas KaysBu çalışmada, küresel rekabet raporunda incelenen ülkelere ait yenilik istatistikleri kullanılarak rekabet, Gayri safi yurtiçi hâsıla (GSYH), iş gücü piyasasının etkinliği, patent uygulamaları ve teknolojiye hazırlık düzeyi değişkenlerinin yeniliğin belirleyicilerinden olup olmağı regresyon analizi yardımıyla araştırılmıştır. Ayrıca bağımlı değişken 'yenilik' ile arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunan bağımsız değişkenler kullanılarak yenilik için bir yapay sinir ağı (YSA) modeli tahmin edilmiştir. Regresyon analizi ve YSA sonuçlarının birbirleriyle tutarlı olduğu görülmüştür. Tahmin edilen modellerin değişkenler arasındaki ilişkiyi açıklayabilme performansları kıyaslandığında ise YSA'nın daha üstün olduğu belirlenmiştir. Ülkelerin yenilik performansları ile rekabet, işgücü piyasasının etkinliği, GSYH ve teknolojiye hazırlık düzeyi arasında beklendiği gibi pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Patent uygulamaları gerekli istatistiksel varsayımları sağlamadığı için analize dâhil edilememiştir. Ayrıca GSYH katsayısı beklentinin çok altında gerçekleşmiştir. Çalışmanın en önemli sonuçlarından bir tanesi ise; kullanılan iki temel yöntemin birbiri ile karşılaştırılarak, ulaşılmak istenen sonuçların özelliğine göre hangi yöntemin kullanılmasının gerekliliğinin tartışılması olmuştur.